Yaşayan Efsane 17 Bölüm

Kelime Sayısı:869

17 Bölüm

 

Denizin İmparatoru

 

Borla yorulmaya başlamıştı ondan koşarak kurtulmak imkansızdı. Gençliği olsa belki diyebilirdi. Kule komutanı bu hali ile kazanması için Borla’ya oldukça az şans veriyordu. Borla yorulmuş ve dizleri çözülmeye başlamıştı. Deniz imparatoru hızla ona doğru ilerliyordu, onun yaşaması için suya ihtiyacı vardı fakat birkaç saat susuz yaşayabilirdi. Başını eğdi ve hızlıca saldırıya geçti. Borla onun saldırıya geçtiğini anlamıştı. Şapkasını kaldırdı ve gözlerini açtı. Gözlerinden karanlık dumanlar çıkarken kılıcını kınından çıkardı.  Arkasına döndüğünde onunla mesafesi belki birkaç metreden fazla değildi. Saldırıyı karşılamalıydı, en kötü ölecekti en azından çocuğu kurtarmış olması tek tesellisi olacaktı.  Saldırıyı karşılamadan onun gücünü ölçemez ve saldırıya saldırı ile karşılık veremezdi. İkinci seçenek için çok geçti ama birinci uygulanabilirdi. Onunla çok uzun zaman önce dövüşmüştü.

Deniz imparatoru ona çarptığında onu kaldırmaya çalıştı. Borla onun bu hamlesini önceden tahmin etmiş gücünü o saldırmadan önce yere vermişti. Savunmak içinde tam yeterli zamanı bulamamıştı. O imparator tarafından ayakta sürükleniyordu. Onun amacı kapıya kadar sürmek ve onu ezmekti. Gücü onu parçalamaya yetmeyecekti. Kapı ve şehir duvarları o kadar güçlüydü ki Deniz imparatoru bile hasar veremiyordu yine de İmparator bu şehrin en zayıf halkasının kapı olduğunu keşfetmişti. O bunu öğrendiğinde Şehir çoktan ikinci kapıyı inşa etmişti. Şehrin duvarları çok sertti, suyu gördükçe şişen ve şiştikçe sertleşen bir taştan yapılmıştı. Ayrıca bu taşın başka bir özelliği ile emicilikti. Dokunulduğunda gücü emen bir yapısı yüzyıllar boyu okyanusun içerisindeki yaratıkları ondan uzak tutmaya yetiyordu. Borla bu işin sonu olmadığını biliyordu çabucak karar verip bir şeyler yapmalıydı yoksa kapıya sıkışacaktı. Hızlı davranarak havaya zıplayıp yaratığın kafasına çıktı. Yaratık bunu görür görmez yavaşlayıp başını kaldırmaya başladı. O başını kaldırırken Borla dengesini sağlamaya çalışıyordu.  Kafasını sağa sola hızlıca çeviriyor onun dengesini kaybedip fırlatmaya veya yere düşmesini istiyordu. Borla ile yaratık ilk kez göz göze gelmişlerdi. Onun suratına bakıp sırıttı.

 

‘’Hatırladın beni değil mi? Okyanusu kesebilen kaç kişi var bu dünyada söyle bana’’ diye bağırdı. Canavar sinirlenmiş fakat hiçbir şey söylememişti, onu hatırladığını Borla anlamıştı. Üzerinde daha fazla duramayacağını biliyordu. Belindeki hançerini çıkarttı. Onu aşağıya atmak için çok uğraşıyordu olduğu yerden bile geri dönmesi gerekiyordu kapı arka tarafında kalmıştı. Onun gözüne doğru koştu en zayıf noktası orasıydı. Onun gözüne çok yakın bir yerde idi. Bir elinde kılıç diğerinde hançer ile aynı anda saldırmayı düşünüyordu fakat aynı anda yakın saldırı yapamayacağı için hançeri diğer gözüne fırlatmayı uygun buldu. Koşarak ilerlerken açısı fazla daralmadan hançeri gözüne fırlattı. Borla kılıcı daha yakın olduğu gözüne kendi elleri ile saplamayı uygun buldu ve sapladı da. Hançeri fırlatırken karanlık gücünü kullanmasına rağmen hançer istediği yere isabet etmiş fakat hasar veremeden gözüne çarpıp yere düşmüştü. Canavar acıyla hareketleri hızlanmıştı. Borla’nın elinden kılıcı kaymış ve dengesini kaybedip aşağıya düşmeye başlamıştı. Canavar olduğu yerde sallanıyordu. Borla düşme hızını yavaşlatmak için kalan hançerleri kullanarak Canavarın derisine saplamaya çalışmıştı. Bu onu yavaşlatmıştı o aşağıya inerken Canavar gözü kararmış karanlık bedenine işlemeye başlamıştı.

Okyanus tekrar birleşmeden bu dövüş bitmeliydi. Kesilen yerlerin daha fazla dayanamayacağını biliyordu.  Kadran onun hareketleri heyecan ve korku ile izliyordu. Gördüğü en güçlü adamdı, acaba dünyada onun gibi güçlülerle de var mı? Düşünmeden edemiyordu daha yeni yeni tanıyordu. Kendi ellerine baktı, onun yanında ne kadar zayıf olduğunu hissediyordu. Bugüne kadar dev yılanla savaşan kimse görmemişti, bu kadar büyük yılanı masallarda bile duymamıştı. Borla sonunda yerdeydi, yaratık henüz ölmemişti, derisindeki beneklerden çıkan dikenleri Borla’ya fırlatıyordu. Borla karanlık gücünü kullanarak yumruklayarak dikenlerin hiç birisinin kendisine isabet etmesine izin vermiyordu ve engelledi.  Onun engellediği dikenler olduğu gibi etrafa gönderdikleri de vardı. Yere çarpan etrafa dağılan dikenler toprakta iri yarıklar oluşturmuştu. Canavar bu saldırı sonraki başını indirmiş ve saldırıya geçmişti. Borla ona çarpacağını biliyordu, karanlık gücünü iyice açmıştı ve sol yumruğunu onun kafasına getirdi.  Deniz imparatoru ağır yara almıştı durmadı ve ona çarptı. Canavar onu sürükleyip kaldırıp fırlattı. Borla biraz havalandı ve yere çakılıp yuvarlanması uzun sürmemişti. Yerde metrelerce sürüklendi kayalara çarparak durabildi. Borla

 

‘’İşler hiçbir zaman planladığım gibi gitmeyecek mi?’’ diye homurdandı. Kaderin kılıcını çıkardı, asla kullanmayı düşünmüyordu hayatı boyunca fakat buna mecbur kalmıştı.  Mührüne baktı ve ipini çekip mührü bozdu. Kılıç fısıldamaya başlamıştı. Kılıcı yavaşça kınından çıkartıyordu, kılıç kınından ayrıldıkça karanlığa bürünüyordu.  Kılıcın karanlık gücü Borla etrafında dolaşmaya başladı.  ‘’Kaderimiz yeniden keşişti.’’ Dedi. Borla ‘’Birbirimizden ne zaman ayrıldık ki’’ diye cevap verdi. Deniz imparatoru yeniden saldırıya geçmişti bu sefer güçlü saldıracaktı. Borla yerinden doğruldu ve olduğu yerden ayrıldı. ‘’Kader kesişi’’ diye mırıldandı.  Kılıçtan çıkan karanlık güç Deniz imparatorun burnuna isabet etmişti. Çevresi bir an karanlık kaplamıştı. Gürültü ve etrafa yayılan karanlık sonrası toprağın rengi değişmişti. Okyanus kanla karışık bulanıklaşmıştı. Karanlık dağılıp kaybolduğunda Deniz imparatoru yarısı ikiye bölünmüştü. Borla kılıcını kınına soktu, arkasına dönüp koşmaya başladı. Okyanus kapanmaya başlamıştı. Kadran onun gücüne hayran kalırken kule komutanı yanına geldiğini fark etmedi. Kule komutanı

 

‘’Umarım kiminle dolaştığının farkındasındır karşında gördüğün adam hayatı boyunca hiçbir dövüşte yenilmemiş bir adam. Şans bu adamın yanında olsa bir de fazla dik kafalı olmasa dünyayı yönetmesi içten bile değildi. ‘’ deyince Kadran ‘’O benim hayatımı kurtardı ama ben ölmeyi hak etmiştim. Yaşamak için bir amacım yok’’ dedi. Yere baktı geçmişini hatırlıyordu, hiç arkadaşı olmamıştı toplum tarafından dışlanmıştı. Son zamanlarda yaşadığı şeyler zihninde yeniden canlanıyordu.  Borla işini bitirip sonunda kapıdan geçmiş ve kapı çabucak kapatılmaya başlanmıştı. İçeriye su girmesi bu şehir için en son istenilecek şeydi.  Borla ikinci kapıya geçince resmen şehirdeydi. Kule komutanın ikinci aslında şehirdekiler için birinci kapı kapatılmaya başlanmıştı. Bu çok uzun sürmeyecekti.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir