Kelime Sayısı:666
1 Bölüm
Oturdukları yerin çok uzağında olmayan insanların yaşadığı köyün kokusunu burnuna geliyordu ve bu karnını acıktırıyordu. Aralarına sonradan katılmıştı ve hepsinin amacı çok daha farklıydı. Ormanın güneş görmeyen gölgelik yerinde canavarlardan bir tanesini sırtını ağaca yaslamış diğeri onun başında bekliyor halde idi. Olduğu yerin arkasında çevresinde ki şifalı otları arayan başka canavar daha vardı. Normalde birbirlerine gördükleri anda birbirleri ile kavgaya tutuşan canavarlar bu sefer aynı çatı altında birleşmiş gibi görünüyordu. Hâlbuki çok ayrıydılar tek istedikleri istediklerini alıp bu görüntüyü bozup gitmekti veya daha fazlasını yapmak isteyenlerde vardı.
Orukanda: İki orukanda birbirlerine bakıyorlardı. Baba ve oğul olan ikisi birlikte yolculuk ediyorlardı. Nerede ve ne amaçlarını olduklarını diğerlerine söylememişlerdi. Oğul Orukanda yaralıydı ve.
Uran: Ayakları olup olmadığı bilinmezdi, yere basmadıklarını için ama uçamazlardı da. Normal hayaletten çok daha fazlasıydılar. Belirli alanda görünmez olabilirler ve düşmanlarının arkasından çıkabilirlerdi. Işığın içinden geçtiklerinden geldiklerini belli ederlerdi fakat hızlıydılar. İnsanlarınkine benzer kılıç kullanırlardı. Her şeyin içinden geçebilirler ve güçlü bünyelerin içlerinde yaşayabilirlerdi. Orukandalar ile dövüşmek yerine karşılıklı menfaat konusunda onlara yardım etmeyi tercih etmişlerdi.
Botandi: Gruba en son katılan ve çok aceleci olan şifalı otlardan anlayan sürüngen canavardı. Ayağa kalkabiliyorlardı fakat ellerinin üzerinde sürünürken çok hızlıydılar. Genç botandi Orukandan istedikleri doğrultusunda yardım edecekti.
Birbirinden farklı üç canavar türü yolları kesişmişti. Botandi elleri ile oynuyordu koku almayı iyi biliyordu. Köyde ki çocukların kokusu alabiliyordu. ‘’O çocukları bana ne zaman getireceksin Orukan oğlun hayatı kısalıyor’’ dedi. Kendi adı olan ve Orukanlar içerisinde Zeleyan olarak adlandırılan canavar ‘’Uran köyde ki şifacıdan istediğin otu getirecek ona insanları sana da çocukları vereceğim’’ dedi. Uran ‘’Gece yapacağım sende üzerine düşeni yap’’ dedi. Zelayan bir şey demek istemedi ve onlara git işareti yaptı. Botandi oradan kısa sürede uzaklaştı ve Uran bir anda kayboldu. Oğul Orukanda ‘’Baba’’ dedi. Zelayan ‘’Sus hata ölümü getirir demiştim sana. Boş yere Karakan ile dövüştün ve seni kurtaramazsam öleceksin.’’ Dedi. Ve devam etti. ‘’Beni başarısızlığa uğrattın ağzını bile açma’’ Dedi ve oğlunun yanı başından kalktı.
Maceralar bitmiyordu hayatında oğlundan uzaklaşıp daha sakin bir yere gitti. Geceyi bekleyecekti. Uran ile köye girmeyi düşünüyordu.
…
İlan civar köylere ve şehre yayılalı bir hafta olmuştu ve bir hafta sonra dört atlı köye gelmişti. Sırtlarında kılıçları vardı, asker değillerdi Canavar avcılarına benziyorlardı. Biri kadın üç erkek köye girdiklerinde durdu. Kadın ‘’Ben Ayan ile konuşurum siz de bir şeyler için’’ dedi. Atından indi ve yürümeye başladı. At biraz onun peşinden ilerledi ve durdu yerdeki otlarla ilgilenmek daha ilgi çekiciydi. Kadın Ayanın evini kısa sürede bulmuştu. Kimseye sormadan hemencecik evini anlamıştı. Kapıya vurdu. Ayan kim olduğunu sordu. ‘’Kuyudan Canavar avcısı ilan için buradayız’’ dediği anda içeride sesler gelmiş ve Ayan kapıyı hemen açmıştı. ‘’İçeriye girin’’ dedi. Kadın
‘’Gerek yok sadede gelelim’’ diye kısa kesti. Ayan ‘’Bir çocuk öldürüldü ve bir adam kayboldu. Aynı gün içerisinde’’ dedi. Kadın
‘’Çocuk nerede bulundu? Ve ikisi hakkında olağandışı olay gerçekleşti mi? Kaybolan adam ne tarafa gitti?’’ diye sorular sordu. Ayan ‘’Çocuk ormanda bulundu sonra onu mezarlığa gömdük. Adamın izleri ormanın içinde var fakat bir anda kesiliyor. ‘’ dedi. Kadın ‘’Peki adamın öldürülmüş olasılığını düşünmediniz mi?’’ diye sordu. Ayan ‘’Düşündük ama ortada adama rastlanan kan izi yoktu. Son evden ilerleyin ve çok yakında göreceksiniz izleri zaten. Adam ile çocuk farklı yerlerde’’ dedi. Kadın bir şey söylemeden arkasına döndü. Arkadaşlarının yanına gitti ve handan içeriye girdi. Onlar çoktan masaya kurulmuşlar içkilerini söylemişlerdi. Yeni başlamışlar ve Kadına da ayırmayı unutmamışlardı. Grubun en yaşlısı Henrik
‘’Ne olduğunu öğrenebildin mi?’’ diye sordu. Kadın ‘’Adam ve çocuk farklı yerlerde izi var. Çocuk öldürülmüş adam ise kayıp sonrada çocuk gömülmüş’’ dedi. Henrik ‘’İki farklı yaratık yani’’ dedi. Dyebet ‘’Çocuğun mezarını kazmamız gerekecek’’ deyince Voryo ‘’Ben hallederim o işi’’ dedi ve içkisini ikinci kez yudumlamadan ayağa kalktı. Dyebet ‘’Çok hızlı davranıyorsun geleli yeni oldu.’’ Dedi. Henrik içini çekti ve ayağa kalktı. ‘’Ben Ayan ile fiyatı konuşacağım Fusulla ve Dyebet sizde izlerin peşine düşün’’ dedi. Bir anda masalar boşalmış içkiler yalnız kalmıştı. Neyse ki bedava içkiyi zevkle içecek insanlar halen vardı. Onlar hanı terk edip etmez kupaları kapma yarışına girdiler. İçkiler biraz yere dökülse de kazananlar kana kana bedava içkileri mideye doldurdular.