Kelime Sayısı:711
2 Bölüm
Zelayan söz vermişti onları. İstedikleri ne varsa verecekler fakat onların beklemeye niyeti yoktu. Hemen almayı düşündüler istediklerini aldıklarında zaten Zeleyan’a ihtiyaçlarını olmayacaktı. Daha önce bir çocuk öldürmüş olan Botandi ve bir adamı Podagonist’te(İnsandan Uran’a dönen türe verilen ad) dönüştüren Uran ve olayın üzerinden bir hafta geçmesine rağmen henüz peşlerine kimse düşmemişti sadece ormanda avcılar görmüşler onlarda korktuklarından daha ilerlememişlerdi. Sahipsiz bu köyü insansız bırakmaya karar vermişlerdi.
Botandi ormanda iki insanın kokusunu almıştı ve alır almaz harekete geçmişti. Sürüngen yaratık olmasının avantajlarını koruyordu. Özellikle botanikten çok iyi anladığında kendisini orman ile bütünleştirmişti. Bu ona oldukça iyi kamuflaj sağlıyordu. Ağacın ardından iki insana baktı. Sırtlarında kılıçları vardı. Köylü değillerdi. Botandi sinirlenmişti. Askerlerin buraya geleceğini düşünmemişti. Saldırma planından vazgeçmedi, ağaçları takip edip onlara yaklaşıyordu. Biraz yaklaşınca durdu. Çevreyi inceliyorlardı. İzlere bakıyordu. Botandi onları başta avcı zannetti. Askerler böyle şeylerle ilgilenmeyeceğini iyi biliyordu. Daha da yakınlaştı. Mesafeyi 5 metreye kadar düşürmüştü fakat insanlar halen izleri kontrol ediyordu. Birisinin kadın olması Botandi’nin işini kolaylaştıracağı benziyordu. Yeterince yaklaştığını düşündü.
Harekete geçme zamanıydı ve bir anda hızını kullanarak harekete geçti. Ve erkeğin üzerine atıldı. Dyebet birden ayağa kalkıp kılıcını çeker çekmez onun başını kesmişti. Botandi yere düşerken başsız düştü. Başı başka yere yuvarlanarak durmuştu. Fusulla ‘’Normal avcı zannetti bizi’’ dedi. Dyubet kahkaha attı. ‘’Ne güzel işte beleşten Botandi avladık sanırım bu genç olanlarından hızlı ama tecrübesiz’’ dedi. Fusulla ‘’Her zaman bu kadar şanslı olmayabiliriz’’ dedi ve devam etti. ‘’Botandiler insan eti yiyorlar tahminime göre çocuğu yiyen Botandi idi. Köye mi dönelim?’’ diye sordu. Dyubet
‘’Hayır, Voryo’nun yanına dönelim bizim moruk Henrik köyü idare eder. ‘’ dedi.
…
Voryo daha küreği vurur vurmaz tuhaf ses geldi arkasına döndüğünde kimse yoktu ama küreği bırakır bırakmaz kılıcını çekmişti. Yanında beliren Uran kılıcı ile saldırdı ona. Voryo kılıcı ile savundu. Uran kayboldu, Voryo etrafında dönmeye başladı. Kendi dünyasında ışık tünellerinden geçen Uran’ı hissedebiliyordu etrafında olduğunu ama nereden çıkacağını tahmin edemezdi. Direk birisine saldırdığına göre genç Uran olmadığını anlamıştı. Bir anda ortaya çıkıverdi bu sefer Voryo’nın içinden geçmek istedi. Voryo kenara çekilip onu belinden kesti. Uran’ın ruhu yaralanmıştı fakat öldürememişti. Uran yeniden ortaya çıktı ve kılıcını ilerletti. Voryo’yu arkasından kılıcını saplamıştı. Kılıcını çektiğinde Voryo kendisini yerde buldu. Uran bir elini Voryo’nun başına tuttu ve henüz daha ölmemiş Voryo’nun ruhunu bedeninden ayırmaya başlamıştı. O sırada içinden hançer geçti ve Uran arkasına dönüp baktığında bunun bir kadın tarafından yapıldığını anlamıştı. Kadın kılıcını çekmişti. Uran hızlıca ona doğru ilerlerken mezarlığın taşlarından üzerinden atılan bomba ile Uran’ın ruhu erimiş bağırarak toz haline gelmişti.
Bunu yapan Dyubetten başkası olamazdı. Dyubet hemen arkadaşını yerden kaldırdı ve sırtını alarak yola koyuldu. Voryo ‘’Mezar’’ derken Fusulla ‘’Botandi ve Uran şimdilik hakladıklarımız senin hemen dinlenmek gerek. Eminim köyde şifacı veya otlardan anlayan en azından nerede ne bittiğini bilen birileri vardır. Seni güvenli bir yere götürdükten sonra görevimizi halledeceğiz.’’ Dedi.
…
Zeleyan geceyi saklanarak geçirmişti oğlu ağacın orada dinleniyordu, yorgun ve bitkindi. Güçlü bünyesi vardı fakat gün geçtikçe yarası kötüleşiyordu. Oğlunu yem olarak ortalıkta bırakıyordu ne olur ne olmaz diye. Çok güçlüydü fakat kendisinin gücüne eşit güçte canavar sayısı oldukça fazla idi. Ormanda başına neyin ne zaman geleceğini bilemezdi. İnsanlarda az da olsa birlik ve toplu halde yaşamak vardı. Birkaç Canavar türü dışında bütün canavarlar yalnız veya ailesi ile birlikte yaşarlardı. Bütün gün bekleyişinin ardından gece olmuştu. Botandi ve Uran gözükmemişti. Başka kendilerini terk ettiklerini düşünmesi şaşıracak olay değildi fakat Zelayan araştırmaya önem verdi. Onlar kendisinden korktukları biliyorlardı. İyi iz sürücü olan Zeleyan gece onların izini sürdü ve bütün gün yerinden ayrılmadığına pişman olmuştu. Daha 10 dakika geçmeden Botandinin yerde ölü olduğunu görmüştü. Etrafına baktı ve havayı kokladı. Koku gücü iyi değildi ama burnunun dibindeki tehlikeli kokusunu alamayacak kadar kötü de değildi. Etrafa baktığında insan izlerini gördü. Kafası olay yerinde olmasa da, gövdesinin keskin kılıçla kesildiğini anlamıştı. Ayak izlerine dikkatlice baktığında birisinin erkek ve birisinin kadın olduğunu anlamıştı.
Kadın olmasına biraz şaşırmıştı ama Botandi’yi avlayabilecek kadar yetenekli olduklarını anlamışlardı. Etrafı biraz daha dolaşarak Botandi’nin izlerini araştırdı. Botandi’nin ağaçtaki izlerini bulduğunda aslında avcı iken av durumuna düştüğünü tahmin etmişti. Çokta şaşırmadı bu duruma oldukça sabırsız olan genç Botandi’ye yakışır bir ölümdü. İnsanlar canavarlar kadar güçlü değildi fakat birçok türden zekiydiler hele ki Canavar Avcısı ise onlar tarafından tuzağa düşürülmek zor olmasa gerekti. Etrafa sık sık bakmayı unutmuyordu zira kendisi de tuzağa düşebilirdi. Üstelik onun ölmesi hangi şifalı otun oğluna yarayacağını asla bulamayacaktı.