Yaşayan Efsane 25 Bölüm

Kelime Sayısı:724

25 Bölüm

 

Gece Kuşları Taburu

 

Isilbert beklemedi ve hızlı saldırı gönderdi. Kuşların saldırısından daha hızlı olan bu saldırıyı kuşlar fark edememişti bile. Tek bir kuşa yaptığı bu saldırıyı iki kuşu da etkileyip yere düşürmüştü. Bir tanesi kesin öldüğüne emindi diğer ise yerde can çekişiyordu. Kuşlar birbirlerine baktılar ve ne yapacaklarını düşünüyorlardı. Isilbert ise ne yapacağına çoktan karar vermişti. Yaşı nedeni ile düşmanın bütün saldırılarından kaçmak için büyük efor harcamalıydı onlara yeterince yakın olup sürekli farklı saldırı teknikleri deneyerek onların dengesini bozabilir ve afallatabilirdi. Kuşlar hemen saldırıya geçtiler plan yapacak zamanları yoktu ve yeterince iyi düşünemiyorlardı. Isilbert ise onlardan her zaman bir adım daha öndeydi ve yaptığı saldırı genelde alan saldırısı olup bir kuşu kesin öldürürken diğerlerini ağır yaralayıp bir süre sonra ölmesini sağlıyordu. Isilbert’in farklı saldırıları ve kuşların duman gücü ile saklanmaları onun arkasına geçmesine rağmen Isilbert’in savaşma ahengi bozulmaması yüzünden bir düzüne kuş yok pahasına ölmüşlerdi ona dokunamamışlardı bile.

Etrafında ayakta kalan kuş kalmamıştı. Yere yatan bir kuşun acı ile kıvrandığını Isilbert’in üzerine geldiğini gördüğünde sürünerek kaçmaya çalıştığını gözlerinden kaçmamıştı. Kanatlarını kullanabilirdi fakat ağır yaralıydı duman gücünü yitirmişti. Gece kuşu kafasını çevirip baktığında onun başında olduğunu görmüştü kaçamayacağını anlamış ters dönüp sırtını yere vermişti. ‘’Yapma!’’ iç burkan sesi ile haykırdı. Onun gitmesine tabide izin vermeyecekti fakat onu öldürmeden önce söylemesi gereken bir şeyler olduğunu biliyordu. Etrafta onu izleyen uzakta kuşlar olduğunun farkına varmıştı sayılarının azlığı ve karşılarında son derece yetenekli savaşçı olduğundan kendilerini gösterip saldırma cesaretinde bulunamıyorlar olacakları sadece uzaktan izlemekle yetiniyorlardı. Isilbert

 

‘’Savaş açıyorsan ya kaçacaksın ya öldüreceksin ya da öleceksin. Sen kaçamayacağına ve öldüremeyeceğine göre sana düşen seçenek şu anda sadece ölüm ve ben sana bu seçeneği sunacağım’’ dedi. Kılıcı sağlı sollu savurarak geçe kuşunun kafasını irade gücünü kullanarak kesti.

 

Savaşçı Matilyano Tarafı

 

Borla’nın etrafı sarıldığını görmüştü ona yardım edemeden kendi etrafı sarılıyor gece kuşları ikisinin bir araya gelmesine muhakkak engel olmayı başarıyorlardı. Borla’nın zaten sırt sırta dövüşme gibi merakı yoktu o Matilyano’nun anlayamadığı bir tarzda dövüşüyor bütün kuşları bir şekilde kendi çevresine toplamaya çalışıyordu. Kuşlar bulundukları yere tam anlamıyla hakimdiler evlerin tepesinde ve gökyüzünde duman halinde dolaşırken sokak başlarını ve kaçmaya teşebbüs edecek muhtelif yerleri tutmuşlardı.  Onlar her yerde idi. Kuşların bu denli şehirde sayılarının arttırmasını bir türlü anlayamıyordu. Morhamam içerde büyük zafiyeti olduğunu gözlerden kaçacak gibi değildi.  Şu ana kadar 10 belki 20 kişi ile aynı anda savaşmıştı fakat ilerledikçe onların daha fazla kalabalıklaştığını anlamamak mümkün değildi. Kılıç, mızrak, yay gibi silahlar kullanmaz ve büyücüler gibi büyü yapmazdı. Onun doğuştan elde ettiği sars gücü ve sonradan öğrendiği irade gücü vardı.

Bu sefer iki elini kullanmaya karar verdi. Onların hareketlerini iyi izliyordu aynı anda hareket geçeceklerinden emindi, koordineli hareket ediyorlardı. Ellerini aşağıdaydı, hızlıca kaldırdı ve parmaklarını birbirinden bağımsız oynatmaya başladı. Gece kuşları o elini kaldırdığında saldırıya geçmişti. Saldıran taraf olduklarından yeterince savunma yapma gibi durumları yoktu. Sayısal üstünlükte onlardaydı. Düşmanı yeterince yorabilirlerse açık verecek ve bu hata ile işlerini bitirmeyi planlıyorlardı.  Kuşlar saldırıya geçtiğinde o da boş durmadı çapraza doğru koşmaya başladı. Açık alanlar tehlikeliydi evlere yakın olmalıydı. Önüne gelen birkaç gece kuşu çoktan cansız bedenleriyle yerde yatıyordu. Kendi sırtını bir eve dayayınca saldırısı durdurmuştu.  Kuşlar etrafını toz dumana katmasına rağmen ona çizik dahi atamamışlardı.  Sırtını eve dayamakta onun için güvenli değildi zira duman yeteneği olan kuşların bir anda yanında veya arkasında belirmesi içten değildi fakat istedikleri yere hareket edebilseler bile istedikleri hızla saldırı yapamıyorlardı bu gücü kullandıklarında. Matilyano biraz ileriye yürüdü ve evden uzaklaşmaya başladı, elleri az önceki gibi açtı.

 

‘’Halka’’ dedi. Ellerinden çıkan kesik parçaları bir anda halka gibi etrafını sararken her taraftan ondan uzaklaşıyordu. Matilyano elinden çıkan parçaları etrafındaki gece kuşlarına nişanlamıştı. Gece kuşları toplu halde ikinci bir saldırı yapma imkânı bulamamıştı. İrade gücünün sınırını kullanarak onların hareket etmesini engellemişti. Onlar yerinden kıpırdayamazken halka saldırısını bedenlerini delik deşik ediyordu. Gece kuşlarını çığlıklar atarak yere devriliyor duman güçleri yok oluyordu. Matiyano bir süre saldırıyı durdurmadı ve bekledi zira yeni gelen gece kuşları ona hızlıca yaklaşıp yeni gelenleri de saldırının kurbanı oluyordu.  Kendinden emin olduğu bir zamanda ellerini aşağıya indirdi saldırı sona ermişti. Gece kuşları saldırmaktan vazgeçmişti.  Ortalıkta ceset ve kan yoktu onları duman formunda öldürdüğünde dolayı insan gibi ölmüyorlardı. Ona yaklaşan epey kuşu yok etmeyi başarmıştı. Sokağın ortasına geldiğinde yeni kuşlar havada kanatlarını kullanarak dolaştığını görmüştü.  Bunlar devriye gezen kuşlardı ve arkadaşlarına haber veriyorlardı. Daha fazla geleceklerdi Matilyano daha ciddi dövüşmek zorundaydı. Onları tuzağa çekip alan saldırısı yaparak ağır kayıplar verdiriyordu yine de sonucun ne olacağını kestirmek güçtü.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir