Kelime Sayısı:851
29 Bölüm
Hamam III
Matilyano hızlıca hareket ediyordu. Borla hareketlerini izlemekte güçlük çekiyordu. Bedenini tamamen karanlığa bürünmüştü. Borla harekete geçtiğinde Matilyano saldırısı gerçekleştirmiş parmaklarından çıkan keskin bıçaklar Borla’nın bedenine saplanmıştı. Borla henüz kılıcını çekme fırsatı vermemişti. Aldığı darbeler hislerini kaybetmesine yol açıyordu. Matilyano’ya bakarak ‘’Seninle uğraşmak can sıkıcı üstelik bu dar vakitte’’ dediğinde bedeni duman haline gelerek bir kısmı yere düşmüştü. Yerdeki duman giderek büyüyordu. Matilyano onun sars gücünün olmadığını çok iyi biliyordu farklı bir karanlık gücüne sahip olduğunu hemen anlamıştı. Karanlık güç kaplanı oluşturmuştu. Borla giderek ondan uzaklaşıyordu. Matilyano herhangi bir tepki vermedi çünkü ne olduğunu merak ediyordu. Daha önce yanında hayvanla veya yaratıklara hatta onları kontrol ederek savaşanları görmüştü fakat ilk kez karanlık güçle kaplanmış hayvan görüyordu. Kaptan hırlayarak onun etrafında dönüyordu. Borla giderek ondan uzaklaşıyordu artık arkasını dönmüştü. Matilyano saldırıya geçtiği anda kaptan onu durdurmuştu. Borla koşmaya başladı. ‘’O seni bayağı oyalar’’ demişti.
Oldukça sinirliydi, Borla uzaklaşıyordu Matilyano ise hiçbir şey yapamıyordu. Onun kaplan beslediğine dair hiçbir bilgi öğrenememişti üstelik karanlık taraftan getirilmiş hayvan olduğunu düşünüyordu. Onun karanlık gücünün birçok varlığı ve cismi yok edebildiği biliyordu fakat yok ettiklerini geri döndürebildiğini yeni öğrenmişti.
…
Isılbert ne kadar dirense de kolları ve ayaklarından yakalanmıştı. Azrel dayak yemeye devam ediyordu. Kadran yakalanmış bu sefer kıpırdamasına bile izin verilmiyordu. Borla’nın takımı oldukça kötü durumdaydı. Çocuğun Kraliçenin eline geçmesi bütün emeklerin boşa gitmesi demekti. Isılbert ve Azrel emeklerin boşuna gitmesini istemiyordu. Katiller katili ile arkadaş edinmiş dünyada ender insanlardandılar. Isılbert’in başına birisi gelmişti. Azrel her seferinde ayağa kalkmaya uğraşsa da Tiggar tarafından tekmelenip yere düşürülüyordu. ‘’Boşuna kalkmaya çalışma daha çok dayak yemekten başka bir şey yapmıyorsun’’ dedi. Kadran hem bağlanmış hem de gece kuşu tarafından tutuluyordu, debelenmeye çalışsa da bir işe yaramıyordu. Gece kuşu kılıcını kaldırdığında Azrel umutsuzca Isılbert’e baktı. Isılbert gülümsüyordu.
‘’Kalmukya İmparatorunu öldürdüğümüzde dünyayı değiştirmiştik hatırlıyor musun Azrel?’’ diye sordu. Isılbert sonunun geldiğinin farkındaydı daha fazla debelenmedi. ‘’Bu sefer dünyanın yeniden değişmesini göremeyeceğim’’ dedi. Isibert birazdan başına inecek kılıcın farkında idi. Azrel onun burada bu şekilde ölmesini kabullenemezdi. Ani hareketle yuvarlandı ve tekmelerden kurtuldu. Bacağından çıkardığı bıçağı fırlattı. Gece kuşunun göğsüne isabet etmişti bu önü öldürmeye yetmezdi ama durdurmaya yetmişti. Isılbert Azrel’in bu çabasını boşuna çıkarmamak adına adamın bacağından tutup kendine doğru çekti ve onu yere düşürmeyi başardı. O sırada ikisi için öldürme emri verilmişti. Bu adamlarla oyun oynanmayacağını anlaşılmıştı ne var ki geç kalınmıştı. Hamam da bir gürültü koptu ve peş peşe sallantılar meydana geldi. Azrel ve Isılbert tekrar Gece kuşlarının eline geçerken Kraliçe ve adamları neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
İçerinin büyük kapısı devrildi. Hamam’ın içerisinde toz bulutu sarmıştı o sırada Azrel ayağa kalkmış ve kendini kurtarıp Isılbert’in yanına gelmişti. Birlikte birbirlerine sarıldılar. Gelenin kim olduğuna dair şüpheleri yoktu, içeriye yayılan duman sayesinde Azrel Isılbert’i alıp oradan uzaklaşmıştı. Ellerine yerde buldukları kılıçları almışlardı. Kraliçe ‘’O geliyor her kez temkinli olsun’’ dedi. İçeriyi kaplayan duman bulutu yavaşça yok olduğunda gölge daha da belirginleşiyordu. Tiggar ve Tyhbrand Kraliçenin önünde yer almışlardı. Tiggar ‘’Bu işi Matilyano’ya bırakmamalıydık ya onunla geliyorsa’’ dedi. ‘’Birbirleri ile dövüşürken gördüm yani Matilyano’u öldürmüş olabilir bu şaşılabilecek durum değil. ‘’ dedi. Duman bulutu dağılıyordu gelenin Borla olduğu nihayet herkes tarafından anlaşılmıştı. Borla
‘’Azrel ve Isılbert arkama geçin görevinizi yeterince yaptınız. Şimdi sıra bende’’ dedi. Kraliçe ‘’Çocuğu öldürürüm!’’ dedi. Borla ‘’Yerinde olsam kaçardım ayrıca Gece kuşlarının hepsi benden daha fazla korkuyorlar’’ dedi. Kraliçe ‘’Bütün gece kuşları saldırın!’’ dedi. Kraliçe arkasını dönüp Kadranı alıp buradan kaçmayı deneyeceklerdi. Isılbert ve Azrel nereden geldiğini bile göremeden Gece kuşunu öldürmüşlerdi. Isılbert ‘’Sen çocuğu al Azrel’’ dedi. Kraliçe ile Isılbert karşı karşıya kalmışlardı. ‘’Bana karşı hiçbir şansın yok’’ dedi. Isılbert
‘’Denemeden ölmek istemem’’ dedi. Isılbert kılıcına irade gücü eklemişti Kraliçe kan sahası oluşturmaya başladı. Bastığı yerler kan olmaya bedeninden kan akmaya başladı. Isılbert kan sahasının içerisine girmemek için geri çekiliyordu. Kraliçe ‘’Daha bana bile yaklaşamıyorsun benimle nasıl dövüşeceksin?’’ diye sordu. Isılbert cevap vermedi düşünüyordu Kraliçe sözlerinde haklıydı ona yaklaşamıyorsa onunla dövüşmesi çok daha zor olacaktı. Isılbert kılıcı ile uzaktan saldırı yaptı. Kraliçe irade gücü ile yapılmış saldırıyı kan gücü ile kolayca durdurmuştu. Isılbert sürekli geriye çekiliyor aralarındaki mesafe artıyor bu yüzden de saldırıları etkisini yitiriyordu. Kraliçe yeni saldırı düzenlemeye hazırlanırken karşısına Borla dikilmişti. Kraliçe hemen Tiggar ve Tyhbrand’a baktı. Onlar oldukları yerde donakalmıştı. Onun peşlerinden gelmeye karar verdiler.
‘’Isılbert sen onlarla ilgilen’’ dedi. Isılbert Tiggar ve Tyhbrand beklemeden saldırdı. İkisi yanlara kaçarak saldırıdan kıl payı kurtulabilmişlerdi. Azrel’in etrafı kısa sürede sarılmıştı. Kadran ‘’Buradan nasıl çıkacağız?’’ diye sordu. Azrel ‘’Buradan seni çıkartırım ama bir şartım var küçük adam’’ dedi. Kadran ‘’Şartlar yerine ölmeyi kabul ederim’’ dediğinde Azrel sesli güldü. ‘’Taviz vermiyorsun anlaşılan taviz vermeden bu dünyada ilerleyemezsin’’ dedi. Kadran ‘’Öyle bir amacım olduğunu hiç düşünmedim.’’ Dedi. Azrel ‘’Anlaşılan halen idamın etkisinden kurtulamamışsın’’ dedi.
Borla’nın Kraliçenin karşısına çıkması ve Matilyano’nun onun işini bitirebilecek güçte olması hayal kırıklığına sebep olmuştu. Kraliçe ‘’Matilyano’yu öldürdün mü?’’ diye sordu. Borla ‘’O başka işlerle meşgul’’ dedi. Borla kılıcını çekmişti kaderin kılıcı simsiyah ve fısıltıları ile korkutucu izlenimini bırakıyordu. Kraliçe kan sahasını genişletmişti ve sonunda Borla’nın ayaklarına kadar gelmişti. Kan sahasını Borla’nın içindeki kanı emip önü öldürebilirdi. Borla Isılbert gibi geri çekilmedi karanlık gücünü kullanıyordu. Kraliçe yerden ona saldırdı ve Borla’yı kanla kapladı. Kanlar Borla’nın etrafında dönerken artık onu dışarıdan görmek imkansızdı.