Kelime Sayısı:1038
35 Bölüm
Küçük Savaş Lordu Büyük Görev
Bratoneska Krallığı
Başkente yakın kasabaların bir tanesinde
Hanın sahibi dışındaki bütün erkekler masaların üzerine çıkmıştı. Sadece üzerlerinde kirli donlarından başka bir şey yoktu. Erkekler Savaş Lordu ile dalga geçmişler ve onlara ağır bedel ödetmişti. Selena suyunu içerken onların masada kadınlar gibi kıvırışını izliyordu. Handa hizmetçilik yapan kadınlar kıkırdayarak gülüyor bazen gizlemeye çalışıyorlardı. Henüz 11 yaşında olmasına rağmen Savaş Lordu seviyesine yükseltilmişti. Savaş lordu olmak ona yetmiyordu. Krimor’a Borla’ın geleceğini duyunca oraya gitmişti fakat Borla’nın oğlunu kurtarmaya geldiğini öğrenince vazgeçmek zorunda kalmıştı. Diğer savaş lortların aksine tarih kitapları okumayı seviyordu ve o gün orada Borla’ya karşı durmamayı seçmişti. Yaptığı seçim son derece doğru karardı Krimor’un yok edildiğini duyunca çok şaşırmamıştı. Baba ile oğlun yeterince vakit geçirmeden babasının canını almak ona göre değildi. Selena efsane olmak istiyordu. Bildiği bütün efsanelerin hepsi erkeklerden oluşuyordu.
Dünya üzerinde kaç insan yaşadığını bilmiyordu fakat sadece duyduğu altı efsane ismi vardı. Efsane olmanın iki yolu vardı. Ya bir efsaneyi öldürüp efsane olmak ya da bir büyük general veya Baş komutan öldürüp efsane olmak. Yaşının küçük olması ve kısa sürede güçlenmesi ile krallıkların dikkatini çekmişti ama bir baş komutanı öldürmek için yeterince güçlü olduğunu düşünse de dövüşme tecrübesinden yeterince yoksundu o yüzden tehdit olmaktansa Bretonaska Krallığının Lord olma teklifini kabul etmişti, böylece o güçlenirken krallıklar tarafından rahatsız edilmeyecekti. Krallığa katıldıktan sonra geriye sadece bir tane efsane öldürmek gerekiyordu. Bu kesinlikle kolay değildi. Dünyada bilinen altı efsane vardı. Bierta’nın geri dönmesi ile sayı yediye çıkmıştı. Hatta yıllar önce nereden çıktığı belli olmayan Kör Weurs buna dahil edilebilirdi. Şu anda ortalıklarda yoktu.
Yenilmez efsane Borla, Güvercin efsanesi Akasele, Yıkım efsanesi Kadlou, Kartal efsanesi Robando, Ölümsüz efsane Mordekei ve Deniz efsanesi Palmon. Sadece adını duyduğu Okyanus Efsanesi Askala Aralarında yeni efsane olmuş sadece Palmon vardı görüşüne göre en güçsüz veya tecrübesiz o sayılırdı. Diğer yandan Bierta ve Akasele ihtiyarlardı. Biri 74 yaşındaydı diğeri 70 yaşındaydı. Düşündüklerinin arasında en zor seçecek Kadlou idi. Bir yerden başlamak zorundaydı. Efsanelerin bir tanesini takip edip tahmin etmediği bir anda öldürmek zorundaydı. Krimor’u yok eden Bierta’nın gücünü görmüştü. Diğerlerinin ne güçte olduğunu bilmese de halk tarafından anlatılan hikayeleri son derece korkunçtu.
Selena yeni bir Bierta Akasele mücadelesi olabilir mi? Diye düşünürken içeriye ona haber getirmek için kral süvarisi girmişti. Elindeki gazeteyi Selena’ya uzattı. Selena görmek istediği haber ilk sayfadaydı. ‘’Kraliçe gece kuşu Morhamam’ı korumak için savaştı katiller katili Bierta tarafından öldürüldü!’’ yazıyordu. Selena diğer sayfalara göz gezdirmedi. Kral süvarisi
‘’Lordum kralımız size Bierta’yı öldürme görevini verdi. Yüce savaşçı Dos Santos’la birlikte Tarnova’ya gideceksiniz’’ dedi. Normal de Bierta’nın karşısında Lordlar duramazdı. Kral Selena’daki potansiyeli gördüğü için bu görevi ona vermişti veya Kral onu erkenden gözden çıkarmaya çalışıyordu. Oturduğu yerden ayağa kalktı ve hanı terk etmeden önce ‘’Bir daha kadınları aşağıladığınızı duyarsam veya görürsem sonunuz olurum’’ dedi. Kral süvarisiyle birlikte dışarı çıkınca ‘’Yüce savaşçı Dos Santos beni bekliyor mu? Diye sordu. Kral süvarisi ‘’Evet kasabanın dışarısında sizi bekliyor’’ dedi. Selena ‘’Gidelim o halde’’ dedi. Islık çalarak atını çağırdı. Atı kısa sürede yanına geldi. Askerin yardımı ile atına bindirildi. Asker de bindi. Selena askeri belinden kavradı. At kullanabilecek kadar boyu uzun değildi fakat öldürmedeki yeteneği muazzamdı.
…
Karanlığın yok olmanın eşiğine geldiği yıllardı.
Azrel tozlanmış üzerini silkeliyordu, loş ışıklı bir odanın içerisindeydi. O üzerini temizlemeye uğraşırken bütün şamdanlar sönmüş o tamamen karanlığa bürünmüştü. Azrel yerinden kıpırdamadı fakat bir şeylerin ters gideceğini bildiği için kılıcını kınından çekti. Onun kılıcının kını tavşan derisi kuş tüyü karışımı olduğundan hiç ses çıkarmıyordu. Karşısına birisinin geldiğini hissetti saldırmak için gelmediğine emindi o bile nasıl fark ettirmeden bu kadar yakına geldiğini anlayamamıştı. ‘’Şamdanı tekrar yak Azrel!’’ diye mırıldandı. Duyduğu ses ne bir insanı aitti ne bir yaratığa daha önce işitmediği ve tarif edemeyeceği sesti.
‘’Sen kimsin?’’ diye sordu. Tetikte bekliyordu ne tarz birisiyle karşılaşacağını bilmediğinden nasıl bir iksir içeceğini bilmiyordu. Elindeki sars kılıcı ile onu kesebileceğine inanıyordu. Azrel şamdanı yaktığında Karşısında görmediği zırhlı, kukuletalı bir ruh vardı. Adam ona elleri ile sakin olmasını işaret etti. ‘’Ben Karanlığın Efendisiyim. İstesem seni öldürebilirdim fakat Dünyayı değiştirmen gerek’’ dedi. Azrel ona bakarken gözlerini duvardaki tabloya kaydırmıştı. Çeşitli renklerde toplar arka planı siyah bir resimde çizilmişti.
‘’Benden ne istiyorsun?’’ diye sordu. Kabuslarda anlatılan Karanlığın Efendisi karşısındaydı, gerçek olup olmadığını bilmiyordu belki bir büyücü tarafından kandırılmak isteniyordu. Karanlığın Efendisi ‘’Ben büyücü değilim ve seni kandırmak için burada değilim. Benim için bir görev yapman gerek. Bu görev yaşadığın dünyayı değiştirebilecek görev.’’ Dedi. Azrel elindeki kılıcı masanın üzerine bıraktı o sırada arkasında belirmiş kadın onun omuzlarına mesaj yapmaya başlamıştı. Kadın onun omuzlarını ovaladıkça Azrel dinleniyordu, vücudu enerji dolmaya başlıyordu.
‘’Düşünceleri nasıl okuyorsun? Bunu büyücüler yapabilir.’’ Dediğinde Karanlığın Efendisi kahkaha attı. ‘’Dünyada yaptığın her bir kötülük beni güçlendiriyor. Şu an farklı bir alemde olduğunun farkında bile değilsin. Burada zaman kavramı yok. Ben Kalmukya gibi bütün dünyalarda iş yapıyorum ama senin dünyanda Karanlık zor günler geçiriyor ve yardım etmen lazım. Azrel ‘’Neden ben yapmak zorundayım? Karanlığı kontrol edebildiğine göre benden kat be kat güçlü olmalısın.’’ Dedi. Karanlığın Efendisi ‘’Haklısın fakat Aydınlığın Efendisi kadar güçlü değilim. O yüzden yapamam. Şu tabloyu görüyor musun?’’ O senin yuvarlak şekillerin hepsi birer Gezegen. Kiminde insanlar, kiminde yaratıklar, kiminde ruhlar, kiminde ise hepsi bir arada yaşıyor, aklına getiremeyeceğin varlıklar dahi var. Bak şu maviye benzer gezegenlerde senin gibi insanlar yaşıyor oldukça güçsüzler fakat o gezegende iki maden var. Bir adam o madenlerden bir tanesini buldu. İşlemeyi başarırsa senin gezegenindeki insanlara kafa tutabilir’’ dedi. Azrel kafasını karışmıştı. Söylenilenleri anlamakta güçlük çekiyordu. Karanlığın Efendisi kabuslara sebep olabilecek kahkahasını attı.
‘’Tamam, senden istediğim Kalmukya İmparatoru öldürmen veya öldürtmen. Şu anda senin dünyada bunu yapacak insanlar var. Ekibini kur, planını yap iki yıl süren var’’ dedi. Azrel parmağını kaldırdı başını olumsuz salladı. Karanlığın Efendisi ‘’Yapabilirsin’’ dedi. Azrel ‘’İmparatoru öldürmek bu imkânsız’’ dedi. Karanlığın Efendisi ‘’Bu yapılması gerek başarılı veya başarısız olunması ile alakası yok. Karanlık son bulmak üzere’’ dedi. Azrel
‘’Her yol ölüme gidiyorsa eğer o zaman isteklerim var. Kafamda bir grup var. Isılbert Kourp, Borla, Akasele, Akuma, Jinta, Can Dara Ben, Irdenser,, Rhidger belki birkaç kişi daha bu adamların yerlerini bulursan’’ dedi. Dedi sözü kesilmişti. ‘’Onları ikna etmek senin işin’’ dedi. Azrel sırıttı. ‘’Dünyayı değiştirebilmek onların hoşuna gidecektir. ‘’ dedi. Karanlığın efendisi
‘’Bunu başarsanız da başarmasanız da benim aklıma kazındınız bile. Kelle avcısı, yaratık avcısı bir genç geleceği parmak genç, kral katili, bir casus, büyücü ve yaşayan son efsane zaferle dönmenizi bekleyeceğim.’’ Dedi.