Yaşayan Efsane 39 Bölüm

Kelime Sayısı:900

39 bölüm

 

Orman Evi

 

Borla geri döndüğünde Kadran ağaçlarını belirlemiş ve bir tanesinin kesimine başlamıştı. Panoz dalları hazırlamıştı. Borla eli boş dönmemiş sepeti doldurup gelmişti. Çocuklar merakla sepete baktıklarında kazma, kürek, çekiç gibi eşyalar olduğu gibi gelirken ağaçlardan meyve toplamayı unutmamıştı. Çocukların her birine birer tane vermişti. Borla da sepeti bıraktığı gibi ağaç kesme işine girmişti.  Birkaç ağaç devirdiler ve onları parçalamaya giriştiler. Ara verip biraz bir şeyler atıştırdılar fakat akşam olmak üzereydi.  Panoz ve Kadran topladığı çalı çırpıdan Borla başlarını sokabileceği küçük ev yapmıştı.  Akşam yemeğinde geri kalan geyiği tekrar pişirmeyi düşünüyorlardı.

 

2 Gün

 

Yağmur yağmamıştı ikinci gün diğer günlerden daha iyi başlamıştı. Borla bu sefer çocuklarını biraz daha geç kaldırsa da çocuklar yorulduklarından ötürü tam anlamıyla dinlenememişlerdi. Onlar bugün ev yapacaklardı yerde çalışacaklardı. Borla ev için su kenarını tercih etmişti.  Etrafta bulunan ağaçları kesmeye başladılar. Birkaç ağaç devirdiler, onları parçaladılar bu gece gene yaptıkları yerde kalacaklardı karanlığa kadar çalıştılar. Aç düştüklerinde Borla Panoz ve Kadran’dan avlanmalarını istedi. Onlar avda geçirdikleri üç saat boyunca sadece tavşan avlayabilmişlerdi. İkinci gün sona erirken eve henüz başlanmamıştı.

 

6 Gün Sonra

 

Ev sonunda yapılmıştı, etrafının ağaçlardan temizlenmesi gerekiyor. Dışarının biraz daha düzenlenmesi gerekiyordu. Geçen bu süre zarfında Borla onlara nasıl hayvan avlanır nasıl tuzak kurulur öğretmişti yine de avcılık epey uzun geçerken onlar bununla meşgul olurken Borla ormana en yakın terk edilmiş ihtiyaç olanları almaya gidiyordu. Çocuklar avcılıktan dönene kadar yeni kitaplar getirmişti. Kitaplık yapmaya başlamıştı. Evi yaptıktan sonra içeriyi pek fazla düzenleme imkânı olmamıştı.  Evi odalara bölmeyi düşünüyordu. Üç oda şimdilik yeterli idi. Evin içerisinde bir şömine yeri ile ocak yeri bırakmıştı. Avcılar akşam olmadan döndüğünde Borla onları ateşin başında bekliyordu. Bu sefer ikisinin de boş dönmemiş ama eve eli boş gelmişlerdi. Borla onlara baktı.

 

‘’Hani yemek?’’ diye sorduğunda çocuklar dışarıyı göstermişlerdi. Borla dışarıya çıktığında sırıttı. ‘’Bu boğayı nereden buldunuz?’’ diye sordu. Kadran ‘’Orman dışında otlanırken bulduk ve avlaması epey zordu’’ diye yanıt verdi. Borla

 

‘’Belli ki buraya getirmesi de zor olmuş’’ dedi.  Borla ve çocuklar hayvanı orada parçalamaya karar verdiler. Kendilerine epey yetecek kadar et çıkacaktı.

 

2 Hafta Sonra

 

Borla ve çocuklar bulundukları yere iyice yerleşmişlerdi. Onları yakındaki terk edilmiş köye götürmeye karar vermişti ve Kadran’a onun bilmediği hayatını anlatma fırsatı bulacaktı. Çocuklar kılıç eğitimleri devam ederken Borla masasında oturmuş onları izliyordu. Aralarındaki kin ve nefret bitmemiş daha çok artmıştı fakat Borla’nın sert eğitimleri ve cezalandırmaları onun yanındayken birbirleri ile dalaşmama iyi öğrenmişti. İçinde bir his uyandığında bir güvercinin ağacın tepesine konduğunu görmüştü. Borla ağaca baktığında güvercinin beyaz renkli olduğunu anlayınca masanın yanına koyduğu kılıcını üstüne koydu. Eliyle bağlamış olduğu mührü çözdü.

 

Panoz tahta kılıcını Kadran’a savurdu. Kendisini korumayı bildi fakat ayağını yediği tekme ile dengesini kaybedip yere düştü. Yerden onun kalkmasını beklemeden saldırıya geçti Kadran kendisini savunmaya çalışsa da Panoz kılıcını güçlü savurduğu için onun kılıcını yere düşürmesine yol açtı. Son hamlesini yapmak için durmaksızın saldırdı fakat Kadran yuvalanarak kurtulmuştu. Panoz onu bırakmaya niyeti yokken kendini yerde buldu. Kadran onu çelme takarak yere düşürmüştü. Kadran bir anda üzerine atladı ve onun kolundan tutarak kılıcını kullanmasını engelledi. O sırada ‘’Dövüşü bırakın ve yanıma gelin!’’ diye ses duyar duymaz Kadran onun üzerinden kalktı.  Ne olduğunun farkında değillerdi masaya oturdular. O sırada birçok beyaz güvercin toprağın üzerine konmuş ve birleşmeye başlamışlardı. Bir ışık yayıldı, Kadran ve Panoz elleri yüzlerine kapattılar. Borla ise ışığa hiçbir tepki göstermedi eli kılıcında hazır bekliyordu.

Beyaz ışık sona erdiğinde bir insan bedeni ile karşılaştılar. Kadran ‘’Yine bulunduk’’ dedi. Borla sesli güldü.

 

‘’Kanatlarım var uçarım, gözlerim var görürüm ve kulaklarım var duyayım. Ben Güvercin Efsanesi Akasele’’ dedi. Panoz ‘’Büyük suikastçı!’’ diye haykırdı daha bir efsaneye alışamadan ikincisini görmesi ile şok geçirdi. Robando’yu da görmüştü fakat o zaman kim olduğunu bilmiyordu. Geriye doğru düştü. Borla ayağa kalktı.

 

‘’Bunca yolu beni görmeye mi geldin?’’ diye sordu. Akasele gülümsedi. ‘’Beni kendin gibi sanıyorsun halen yaşlıyım ama senin gibi daha yürüyerek yol kat etmiyorum. İzini bulabildim yine yeteneklerim halen yerinde.’’ Dedi. Borla

 

‘’Sadede gel Akasele dövüşmek için mi geldin?’’ diye sordu. Akasele ‘’Tabi ki başka ne için olabilir?’’ dedi. Borla ‘’Geç otur Akasele’’ dedi. O sırada Kadran Panoz’u ayıltmıştı. Borla her iki çocuğu da yanına çağırdı. Bıçağı uzağa fırlattı. Çocuklar bıçağın nereye gittiğini görememişlerdi fakat sesini duymuşlardı. Her ikisinin de gözlerini bağladı. ‘’Şimdi bana o bıçağı getirin!’’ dedi ve masaya oturdu. Akasele ve Borla karşılıklı birbirlerine baktılar.

 

‘’Burada bir şeyler eksik’’ diye başladı. Borla ‘’Neyin eksik olduğunu bende biliyorum. ‘’ diye yanıtladı.  ‘’Krimordan bir çocuk kurtardığını duydum. Kurtardığın her çocuğu yetiştirmeye başladıysan orduyu yeniden kuracaksın demektir’’ dedi. Borla ‘’Belki de’’ diye yanıtladı. Akasele çocuklara baktı. Panoz ve Kadran yan yana giderken Panoz onu kolundan tutup başka yöne çekip dengesini bozdu sonra da hızlıca yumruk atıp onu yere yığdı. Yoluna devam etti adımları ağırdı. Kadran sinirliydi ayağa kalktı yoluna devam etmeden önce yönünü bilmesi gerekliydi. Nereye gitmeliydi ona göre hareket etmeliydi. Kendisine yön tayın edip o yöne doğru yürümeye başladı. Borla

 

‘’Yere düşen benim oğlum. Kendisinden emin bir şekilde ilerleyen ve bıçağı bulacak kişi de Panoz. Her ikisi de dünyanın en iyi kılıç ustası olacak’’ dedi. Akasele ‘’Bu mevki sadece bir kişiye ait yani bizim gibi olacaklar’’ dedi. Panoz ‘’Buldum!’’ diye bağırdı ve gözlerini açtı. O sırada Kadran’da açmıştı sinirli şekilde elini yumruk yapmıştı. Panoz Borla’ya gelirken Kadran Panoz’a ilerliyordu. Borla

 

‘’Kadran sen eve git ve benim gelmemi bekle’’ dedi. Kadran ona vurmak istiyordu fakat kendisine verilen emir doğrultusunda çaresiz ama sinirli evin yolunu tuttu. Panoz bıçağı Borla’ya verdi. Borla ‘’Otur Panoz’’ diye emir verdi. Borla ‘’Bundan böyle Panoz’u sana emanet ediyorum. ‘’ dedi.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir