Kelime Sayısı:889
44 Bölüm
Köyün Acısı
‘’Ölüm akıncıları ve Robando onları anlat bari.’’ Borla evi çoktan terk etmişti fakat Kadran’ın söylediklerini duymayacak kadar uzaklaşmamıştı. Birkaç gün sonra Kadran iyice iyileşti ve ayağa kalktı. Borla ona hikayesini anlattıktan sonra pek yanında durmuyor dışarıda kalıyordu sadece yatmak için eve geliyordu. Kadran ayaklandığında dışarıda kendisinin yokluğunda ne yaptığını merak ediyordu. Dışarıya çıktığında Borla’nın hedef tahtaları yaptığı ortaya çıkmıştı. Borla o geldiğinde masanın üzerindeki kağıtları katlayıp iç cebine koydu. Kadran
‘’Bana güvenmiyor musun?’’ diye sordu. Borla ‘’Aklın bu işlere henüz erecek düzeyde değil.’’ Diye cevap verdi. Kadran ‘’Bu hedef tahtaları neden koydun? Ok atmayı mı öğreteceksin?’’ Diye sordu. Borla ‘’Birçok amaç için koydum şimdi al’’ dediğinde tahta kılıcı ona doğru attı. Kadran kılıcı havada yakaladı fakat ağrılarını hissetti. Borla ‘’Şimdi kılıç çalışacağız’’ dedi. Borla hedef tahtalarının yanına geldi. Tahta kılıcının savurmaya başladı. ‘’İşte böyle savuracaksın’’ dedi. Ona birkaç savurma tekniğini gösterdi. ‘’Ne söylersem söyleyeyim devam edeceksin’’ dedi. Kadran dediklerini başı ile onayladı.
…
Birkaç gün sonra
Köyün acısı dinmişti. Köy artık nefes almıyordu. Alevler sönmüş kara dumanlar gökyüzüne süzülmeye devam ediyordu. Yıldırımların koptuğu bir zamanda gündüzü geceye çeviren Dron atlıları kâbus gibi köyün üzerine çökmüşlerdi. Akıncıların savaşı kaybettiği şu dönemde, Dron atlıları ve Favaria şövalyeleri onlara bağlı köyleri yağmalıyorlardı. Ebukhazef köyü onlara bağlı köylerden birisi değildi, hiçbir zaman öyle olmamıştı fakat yağmadan nasibini diğer köyler gibi almıştı. Yağmada elde edilen ganimetlere el konuluyor, elde ettiklerini insanları köle pazarlarında satıp kendilerini geçindiriyorlardı. Dronlar böyle yapmasa da Favaria şövalyeleri bu yöntemi izliyordu.
Bretonaskalar zaferin tadını çıkartıyorlardı. Onların da bu savaşta ağır kayıpları vardı fakat kazanmışlardı. Önlerinde güç ve para ile satın alamadıkları Akıncıların sonlarını getirmişlerdi. Ölüm Akıncılarının tamamen yok edilememesi krallığı biraz rahatsız ediyordu. Geriye kalan kişilerin en güçlü olduğu düşünülüyordu. Eğer bu dünyada ölmediysen umutlar asla tükenmezdi. Hayaller çok uzak kalabilirdi fakat onları gerçekleştirmek için bir parça umut her zaman olacaktı. Siyah atlı ağır hareket ederek gidiyordu. Yere bir adam daha düşmüştü. Adam nasıl kesildiğini bile anlamamıştı, ayağa kalkamıyor ve giden atlının arkasından bakıyordu. Ona ölümcül darbe vurmamıştı yavaşça ölmesini istiyor gibiydi. Onu öldürmek için bile vakit harcamak istemiyor gibiydi.
Dron yine de ona sorması gereken bir sorusu vardı. Geriye dönüp onun canını alabilirdi bunu sormadan anlayamazdı. Bildiği tek bir şey vardı. O atlı kendisinin yaşadığını biliyor oluşuydu. Kafasını yerden kaldırdı ve sordu.
‘’Kimsin sen?’’ diye sordu. Atlı atını durdurmadan yoluna devam ederken omzunun üstünden kafasını geriye doğru çevirdi. Başındaki kukuletası yüzünü kapatıyordu adam hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi değildi. İnsan formunda olan canavar olabilirdi. ‘’Benim kim olduğumu bilseydiniz buralarda dolaşmazdınız. Buraların gerçek sahibinin kim olduğunu bilmiyor musunuz yoksa unuttunuz mu?’’ diye sordu. Dron’un gözleri bir anda fal taşı gibi açılmış kalp atışları hızlanmaya başlamıştı. ‘’Katiller katili!’’ diye mırıldandı.
‘’Sen yaşıyorsun!’’ demişti. Borla ona cevap vermedi. Dronlar onun yaşadığını yeni öğrenmişlerdi ama neden geri döndüğünü bilen yoktu. O birkaç gün önce doğan bir çocuk için doğduğu toprakları ziyaret etmişti fakat Dronlar ondan önce davranmışlardı. Köyde üst kurmaya çalışan bütün Dronları ağır yaralamıştı biri dışında hepsi için kaçınılmaz ölüm gerçeğin ta kendisiydi. O köyü terk ederken Dron ayağa kalktı ve yerden kılıcını aldı. Göğsünde açılmış yaraya bastırdı. Borla atını durdurdu. ‘’Yaşaman için sana şans veriyorum. Beni durduramazsın’’ dedi. Dron
‘’Eğer kaçarsam benim izimi sürer ve bizlere ulaşırsın’’ dedi. Borla ‘’Akıllısın yeterince değil. Sizden birini konuşturmadım burada sizi bulurken. Sen ve diğerleri olmadanlar diğerlerinin bulabilirim. Ben sana hem yaşama hem de arkadaşlarına haber verip uyarma şansı veriyorum. Eğer bunu yapmazsam siz bana karşı yeterince hazırlanamazsınız ve sizi hazırlıksız yakalamak bana zevk vermez’’ dedi. Borla ölü Dronları geçip giderken ‘’Hazırlıklı olun geleceğim ve hepinizi öldüreceğim benden aldığınızı geri alacağım. ‘’ dedi. Dron kendi yoluna devam etti ikisi de birbirinden ters istikamete doğru yol olmaya başlamıştı. Takip edilmiyordu ama bunu söylediği an öldürebilirdi yine de diğer Dronların bunları bilmeye hakkı vardı.
Yıllar sonra ismini söylemekten keyif alacağına biliyordu ama söylememişti. Yaşayan varlıkların onun ismini duyduğunda içlerinde beliren ürpertiyi hissedebiliyordu. Bu isim onu mutlu ediyordu. Diğer varlıkların ona bakış açısını umursamıyordu. Atını oldukça yavaş kullandığından köye ancak varabilmişti. Geç kaldığını biliyordu o yüzden acelesi yoktu. Köyün içinden devam ederken burada artık yaşamın olmadığını görebiliyordu. Evler harap olmuş hala ince dumanlar moloz yığınlarının arasından çıkıyordu. Köyün alev sıcaklığı devam ediyordu. Yanan sadece evler değil insanlar ve hayvanlardan. Et ve odun kokusu birbirine karışmıştı. Köyün içerisinde biraz ilerledikten sonra atını durdurdu ve atından aşağıya indi. Atının boynunu okşayarak ceplerinden yemiş çıkardı, ona yemiş yedirdi. Ona karşı sırtını döndü. Evi bulmuştu, ağır adımlarla eve doğru yürüdü. Ev tam anlamıyla yıkılmamıştı ama harabeye dönmüştü, temeli ve duvarları bazı yerleri duruyordu. Dumanlar halen çıkmaktaydı. Evin tam önüne geldi harap olmuş evde bir şey bulacağını zannetmiyordu fakat gözlerini kapattı. Kulaklarına bebek sesi geldi.
Ebenin doğuran kadına erkek olduğunu söylemişti. Dron atlıların sesi geliyordu. Evi telaş basmıştı. Kocası ormanda idi. Borla şimdi daha iyi anlıyordu az önce geçtiği adamın Dronlarla neden iyi dövüştüğü bu onun oğluydu. Onun izinden neredeyse bütün dövüşü gözlerinde canlandırmıştı. Ebe diğer kadınların apar topar çıktığı ve kadını orada bıraktığını görmüştü. Kadın apar topar çocuğunu sarmıştı. Yangın bütün izleri yok edememiş yağma sırasında ateşe verilen köyde yağmurun bir anda bastırması ile köyün tamamı yanıp yok olmamıştı. Borla geçmişe biraz daha baktı. O yeni hamile olduğundan o bırakıp gitmişlerdi. Kadın bütün olumsuzlara rağmen çocuğunu ve kocasını düşünüyordu. Güçte olsa ayağa kalkmayı başarmış ve sırtına bir şeyler geçirmişti. Dronların eve girmesi kadını öldürüp elinden çocuğu almaları görmüştü. Burada daha fazla vakit kaybedemezdi şimdi çocuğu nereye götürdüklerini bulmaktı.