Kelime Sayısı:708
48 Bölüm
Onu Arayanlar
Dünya yeterince karışıktı fakat Borla’nın ortaya çıkması daha çok karıştırmıştı. Karanlığın Ordusu 20 yıl önce yenildiğinde kaybettiğini bölgeler düşmanları arasında paylaştırılmıştı ve o günden beride kan hiç durmadan akmaya devam ediyordu. İnsanların ve hatta yaratıkların üzerine Borla’nın korkusu düşmüştü. Ne kadar yaşlı olursa olsun birçok insan onun halen dünyayı değiştirebileceğini düşünüyordu. Haberciler ve gazeteler son zamanlarda onun geri dönüşü ile epey para kazanmışlardı. O geri dönecek ve kaybettiği her şeyi almak için uğraş verecekti fakat umdukları gibi olmamıştı. Ortalıklarda yoktu istediğini alıp çekip gitmiş miydi? Yoksa tamamen geri dönmek için fırsat mı kolluyordu? Han kapısından içeriye birisi girmişti, kimsenin umurunda değildi, yüzünü gizleyen ve pelerin giyen birisiydi. Etrafına bakınmadı ve vakit kaybetmeden üst kata çıktı. Hancı ve birkaç kişinin dikkatini çekmiş olsa da gereken önemi vermediler.
Üst kata çıktığında gürültüler azalmıştı. Kendinden emin şekilde ilerliyordu aradığı adamı nerede bulacağını öğrenmişti. Kapıya geldi ve yavaşça açtı. Karşısında ona dönmüş ve sırtını masaya vermiş kişi ‘’Beklenmedik ziyaretçi’’ dedi. Masanın üzerinde birçok belge vardı dünyanın birçok noktasına haber taşıması bekleniyordu. Etrafta birçok raf ve kâğıt parçaları vardı yattığı yatağın üzeri bile raflı ve belgeler ile doluydu. Yatağın biraz üstü tahtalar ile kapatılmıştı. Onun üzerinde kitap ve kâğıt parçaları vardı.
‘’Buranın hepsi yansa ne kaybedersin?’’ diye sordu. Ses tonundan kadın olduğu anlaşılıyordu hatta ses tonunu bile tanımış olabilirdi sadece biraz daha dikkatli dinlemesi yeterliydi.
‘’Hiçbir şey yeniden kurarım’’ dedi. ‘’Birisi arıyorum’’ dedi kadın. Adam o zaman anlamıştı onun kim olduğunu ses tonundan. ‘’Beni bilirsin Safi ben haberciyim. Bana sadece haber gelir birilerini bulmak senin işin’’ dedi. Safi başındaki kukuletayı geriye doğru attı ve etrafında bulduğu sandalyelerden bir tanesini odanın ortasına çekip oturdu, karşısındaki ile mesafeyi korumuştu.
‘’Kimi aradığımı tahmin etmişsindir. Borla sana bizzat mı haber ulaştırdı?’’ dedi. Ozan Sazan ona gülümsedi. ‘’Bu soruyu soran ilk kişi değilsin ve sonra olmayacaksın. Borla bana direk olarak gelmedi gelseydi eski günleri onunla yad edebilirdik. Bana haberi ulaştırmam için birisi gönderdi ve bende gereken kişilere haberi ulaştırdım’’ dedi. Ozan arkasına döndü ve belgeler ile ilgilenmeye devam etti yanındaki demir boruya elindeki küçük çubuklu demir topuyla vurdu. Safi o sırada kukuletasını tekrar kapatmış ve sandalyesinden kalkarak odanın başka yerine kıyıya geçmişti. Etraf çok yoluydu birçok raf ve dolaptan ibaretti. Çok geçmeden odaya birisi geldi. Ozan hazırlamış olduğu haberi ona verdi nasıl ulaşması gerektiği hakkında birkaç bilgi verdikten sonra yolladı. Safi
‘’Çok yoğun olmalısın’’ diye sordu. Ozan ‘’Özellikle Borla döndükten sonra yazışmalar neredeyse üç katına çıktı. ‘’ dedi. Safi ‘’Sana inanmak istiyorum Ozan onu gerçekten gördün mü?’’ diye sordu. Ozan Sazan sesli güldü. ‘’Safi çocuk değilsin artık Borla’nın böyle bir hataya düşeceği düşünme bile buraya kadar bu basit soruyu sormak için gelmişsen boşuna vakit kaybediyorsun eğer başka önemli işlerin yoksa tabi’’ dedi. Safi
‘’Aslında burada oluşumun nedeni yeniden birleşme. Borla geri döndüğünde eskisi gibi birlik olmalıyız. ‘’ dedi. Ozan Sazan tekrar demir topu eline alıp boruya vurdu. Ozan Sazan ‘’Hiçbir şey eskisi olmaz daha doğrusu eskiye bağlı kalarak yaşamak anlamsız. Geçmiş yaşandı bitti önümüze ve geleceğe bakmamız gerek. Başka bir şey demiyorsan beni yalnız bırak ulaşmanı istediğin haberin varsa memnuniyetle ulaştırabilirim’’ dedi. Safi ayağa kalktı bazen oturuyor bazen kalkıyor bazen odayı dolaşıyordu o sırada içeriye haberci girmişti. O haberi alıp çıktı. Ozan ona bu sefer gerekli talimatları söylememişti. Haberci odadan çıkarken Safi ‘’Görüşmek üzere’’ dedi ve oradan ayrıldı. Koridorda yürürken ‘’Bunca yıl sonra herkesi birleştirmek hiç kolay olmayacak umarım izini bulurum Baba’’ dedi.
…
Kadran pencereden dışarıya bakmıştı. Dışarıda bir tuhaflık olduğunu sezmişti, dışarıya çıkmadı kaçacak yeterince zamanı da olmayacağını biliyordu. Odaya geçti ve gizli kapağı hızlıca açtı. İçeriye girdi ve kapağın iki tarafında bulunan çubuklara baktı. Kapağı kapattı ve o çubukları tutarak geriye doğru çekti. Bunu yaparak üzerini kapatmış oluyordu. Eve girdiklerini duyduğunda zamanı kalmadığını anlamıştı. Yerinden kıpırdamadan beklemeye başladı. Ayak sesleri duyuyordu ve evin dağıtıldığına tencere oynandığı duyabiliyordu. Her taraf dağıtılırken seslerin kendi bulunduğu yere geldiğini fark etti. Odayı dağıtmaya başladı yatakların altını baktı, sonunda bir şey bulamayınca
‘’Kadran benim çık ortaya!’’ diye bağırdı. Bu ses Borla’nın sesiydi. Kadran saklandığı yerden çıktı ve etrafa baktı gerçekten ortalığı dağıtmıştı. ‘’Seni başkası sanmıştım’’ dedi. İçindeki korku gitmişti. Borla ‘’Hazırlıklı mısın onu kontrol etmek istedim şimdi benim dağıttıklarımı toparla artık ağır kılıç eğitimlerine başlamamızın zamanı geldi. Öldürme sanatının bütün inceliklerini sana öğretemeyecekte olsam seni işinde iyi bir katil gibi yetiştireceğim yer yer hırsızlıkta yapacaksın’’ dedi.