Yaşayan Efsane 51 Bölüm

Kelime Sayısı:735

51 Bölüm

 

Vadide Kamp

 

Aradan iki gün geçtikten sonra Kadran gözlerini açabilmişti. Kapalı yerin içerisindeydi. Borla kayaları da kullanarak o ıslanmasın diye ona çadır yapmıştı. Kendisi dışarıda yabani koç derisini yüzmekle meşguldü. Kadran kalkmaya uğraştı ama bir anda her yeri ağrımaya başladı. Borla

 

‘’Kaç kemiğinin kırıldığının farkında bile değilsin yerinden oynama iki gün sonra kemiklerin iyice kaynaşır.’’ Dedi. Kadran ‘’Babamın bir kez parmağı kırılmıştı, haftalarca iyileşmedi.’’ Dedi. Borla ‘’Kırılan kemikler bazen hiç iyileşmez bazen de yanlış kaynaşır ama bunlar benim üzerinde çalışmadığım hastalar için geçerlidir ayrıca onlar benim kadar bilgisi olmadığından dolayı uzun sürer’’ dedi. Kadran

 

‘’Sen eskiden doktor muydun?’’ diye sordu. Borla ona baktı yüzünde hiçbir tepki yoktu tekrar işine koyuldu. Kadran onu yine konuşturmayı başarsa da uzun uzun asla konuşturamıyordu. Bazen ona ne yapması gerektiğini bile tam anlatmıyor. Elini yüzüne bulaştırınca hatalarını söylüyordu. Bu duruma sinirlense bile artık ona alışmıştı. Bugüne kadar gördüğü ve tanıdığı insanlardan daha değişik karakter yapısı vardı. Kadran ‘’Ne zaman buradan gideceğiz? Tam anlamıyla ne zaman iyileşeceğim’’ diye sordu. Borla bu sefer yüzüne dahi bakmamıştı. İşini bitirdikten sonra oradan kalkıp uzaklaştı. Kadran onun gidişini izledi ve gözlerden kaybolduktan sonra çadırın tavanına bakmaya başlamıştı. Ağaç dallarından yapılan çadır belli ki onu şiddetli yağmurdan korumayı başarmıştı. O yürürken çamurun dizine kadar çıktığını fark etmişti. Toprak halen ıslaktı güneş ısıtmıyordu fakat kendini göstermekten de çekinmiyordu.

 

 

Kadran tam iyileşmese de Borla ona sedye yaparak evine kadar götürmüştü. Tam iyileşmeden tekrar kırılan kemikleri ve yaralanmalar Borla ile eğitime başladıktan sonra hiç durmamıştı. Bir yarası iyileşiyorsa ardından başka bir şekilde yaralanmayı başarıyordu. Evinde yatarken düşünmeden edemiyordu tam gücünde olsa neler yapabilirdi. Son gogal olaylarından sonra güçlükle ayağa kalksa bile Borla ona talim yaptırmaktan çekinmiyor ve bazen yeni kırılan kemikleri bile oluyordu. En son göğsüne dikiş atıldığında talim sırasında dikişlerin sökülmesi ve o sırada yeni yara alması ile tekrar yataklara düşmüştü. Gözlerini Borla’yı aradı fakat bulamadı.

Son zamanlarda tarla ve ev bakımı işleri ile hiç ilgilenmiyordu. Fırsatını bulabilirse Borla ona talim yaptırıyordu geri kalan işler hep Borla’ya kalmıştı. Sonunda tarladan sebzeler geldiğinde ise yüzleri gülmeye başlamıştı. Birkaç gün sonra Borla elinde kuzu ile gelmişti. Kadran onun sesini duyduğunda ayağa kalkmış ve pencereden bakmıştı. Onu atları bağladığı yere bağlamıştı. Borla içeriye girdiğinde Kadran’ı ayakta yakalayınca gülümsedi. Borla

 

‘’Demek ki talim yapabilecek güce eriştin’’ dedi. Kadran haline bakıyordu. Halen kırık kemikleri ve dikişleri vardı ama ona karşıda gelemiyordu. Karşı gelse başına yiyeceği odunla kafasını çatlatabilirdi sonra bir yara daha. Kadran ‘’Akşama koyun mu var?’’ diye sordu. Borla masaya oturdu.

‘’Kış yaklaşıyor ahıra ihtiyacımız var. Atım için. Koyunu da oraya koyacağım. Tarladan fazla sebze elde edemeyeceğimiz için artık hayvancılığa yönelmenin zamanı geldi. ‘’ dedi. Kadran

 

‘’Başka hayvanlarda yakalayacak mısın? Nasıl hayvanlar?’’ diye sordu. Her bir soruyu halen heyecanla soruyordu fakat cevaplarını çoğu zaman alamıyordu. Borla her zamanki gibi cevap vermemi seçti. Buraya geleli uzun zaman olacaktı fakat bütün konuştuklarını yazmaya kalksa ancak bir günlük gazete anca ederdi belki etmezdi bile.

 

Kadran iyice ayaklanmıştı. Borla ona şu sıralar talim yaptırmıyor dolasıyla yeni yaralar eklenmiyordu. Son zamanlar sadece kendi isteği üzerine talim yapıyordu genelde hep tarla işleri ile uğraşıyordu. Borla evin içindeki yerin altında saklanma yerini iyice büyütmüştü artık küçük mahzenleri vardı. Kışın toprağın altı ne çok soğuk ne de çok sıcak olacağını bildiği için Tarladan topladığı ve zorlu kış günlerine sakladığı ürünleri burada tutmaya başlamıştı. Kadran tam olarak iyileşmese de Borla’ya ahır yapımında yardım etmek istiyordu.  Temelleri atılmış ve etrafı çevrilmişti.  Evin dışına çıktığında Borla ahır ile uğraşıyordu.  Kadran ‘’Artık yardım edebilirim’’ dedi. Borla bir şey söylemedi. Kadran kesilen direkleri ayağa kaldırıyordu. Borla kendisine yaptığı merdivenle çatıya başlamıştı. Ona kesilen odun parçalarını uzatıyor Borla’ya çatıya çakıyordu.  ‘’Daha fazla hayvan yakalarsan diye ümit etmiştim ahır seni epey oyaladı anlaşılan’’ dedi. Kadran onun cevap vermesini ummuyordu, sadece görevini yapıyor ona yardım ediyordu.

O geldikten sonra Borla daha hızlı çalışmaya başlamıştı. Birkaç saat içinde çatıyı bitirmişlerdi. Şimdi kenarlarını tamamen çevirip tamamlayacaklardı fakat Borla bugün daha fazla devam etmek istemiyordu. Yarın bütün işi bitirip başka planların peşine koşmayı deneyecekti. Kadran

‘’Tam olarak kılıç talimine ve diğer eğitimlere ne zaman başlayacağım’’ diye sordu fakat yanıt vermesini hiç beklemeden oradan ayrıldı cevap vermeyeceğini bildiği halde halen soru sormaktan bıkmamıştı. Bu duruma kendisi de anlam veremiyordu. Onun yanından ayrılıp tarlayı geride bıraktı ve nehrin başına gelmişti. İlk geldikleri zamanki akıntısı yoktu ve su seviyesi azalıyordu. Yere oturdu suyun sesini dinliyor ve doğayı bakıyordu.

Kendisini savaşa hazırlıyordu. Böyle zamanları daha bulamayacaktı belki de. Burada olmak ve kalmak hoşuna gidiyordu.  Bir ara gözleri Borla’yı aradı, ortalıklarda yoktu.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir