Kelime Sayısı:715
52 Bölüm
Ahır ve Hayvanlar
O akşam Borla gelmedi, takip eden gece yarısı ve hatta sabah bile geri dönmedi. Kadran sabah erken kalktı uyumak istiyordu fakat Borla’nın ortalıklarda olmayışı ile bu küçük yerleşim yerinde o olmadan işleri yürütmek zorundaydı. Tarla ile ilgilendi olmuş olan sebzeleri topladı. Kendini yormayacak ve yaralarını açmayacak hafif kılıç talimi yaptı halen tırmanmıyordu. Ahırın bugün bitmesi gerektiğini Borla söylemişti o yoktu mecburen kendisi bitirmeliydi. Borla nasıl yaptı ise onun gibi yapmalıydı. Ağaçların hepsi hazırdı. Onun nasıl yaptığına bakarak ve hatırlayarak acele etmeden tahtaları birleştirmeye başladı. Onları birbirine çakmaya başladı. Onun kadar hızlı ve tecrübeli değildi fakat işine son derece dikkat ediyordu. İşin sonunda azar işitip dayak yememek istiyordu. Bu durum en az onu birkaç gün yatakta tutardı. Sonunda öğlene doğru bir tarafını bitirebilmişti. Çok yorulmuştu biraz dinlenmek için masaya oturdu kafasını masaya koydu ve daldı.
Hızlıca uyandı gerektiğinden fazlaca uyuduğunu düşünüyordu. Apar topar kalktı gece mi gündüz mü? Olduğunu anlaması için birkaç saniye geçmişti. Kafası allak bullaktı neyse ki akşama kadar uyumamıştı ama ikindi vakti olmuştu ve akşama çok da fazla vakti yoktu. Hemen ahırın olduğu tarafa yöneldiğinde Borla ahırın orada sandalyesine oturmuş ona bakıyordu. Kadran arkasındaki ahıra baktı. Tamamlanmış üstelik Borla’ya dinlenme süresi kalmıştı. Ne kadar uyuduğu tam olarak bilemese de onun bu kadar zaman içerisinde işleri tamamlaması garipsemişti. Yaşına göre çok hızlı bitirmişti.
‘’Bugün bitmesi gerektiğini söylemiştim’’ dedi. Kadran ‘’Bende bir tarafını bitirdim’’ dedi. Borla ‘’Gördüm bana benzetmeye çalışmışsın fena sayılmaz hatta acemiye göre çok iyi. İçeriye bir bak’’ dedi. Kadran Borla’yı geçip ahırın içine girdi atı bir tarafa bağlamıştı. Koyunun yanına koçta gelmişti. İçerisi tam bitmemişti. Onları da bağlamıştı. Borla ahırın içine girdi. Kadran’ın omzuna dokundu. ‘’Yarın sabah kalktığında tarla işini bitirdikten sonra ot topla epey topla. Burada birkaç günlük daha işimiz var’’ dedi. Borla cümlesini yarıda kesmişti Kadran devamını sormak istese de Borla’yı orayı çoktan terk etmişti.
Sıradan bir askerden çok farklı yetiştiriliyordu tam olduğunu hala anlayabilmiş değildi. Onun öngörülerini anlayabilme şansı yoktu.
…
Gecenin bir vakti, Borla’nın evi terk ettiğini fark etmişti fakat peşine düşmedi, o uyumaya devam etti. Çok yorulmuştu onun peşine düşse bile izini kaybettireceğini adı gibi biliyordu. Her sabah olduğunda rutin işlerini yaptı sonra da kendisine açık alanda otlakları olan bir yer buldu. Güneş tepeye çıkmadan otları kesmeye başladı. Yanına iki şelek almıştı yeteceğini düşünüyordu. Bu otları büyük ihtimalle ahırda kullanılacağını tahmin ediyordu. Güneş yakıyordu yazın sonlarına gelindiği şu zamanlarda güneş tam gücünü kaybetmemişti. İlk şeleği kısa sürede doldurmuştu. İkinci şelek için yerini değiştirdi ve biraz daha ilerledi. Yeterince otlak bulduğunda durup iş tutmaya başlamıştı. İki şeleği aynı anda götüremeyeceği için son dolduracağını yanına alacaktı. Duruma göre bir tane daha alabilirdi. İşinde hızlı davranıyordu bu sefer ilkinden daha fazla doldurmuştu çeşitli yabanı otları ile kopartıp atıyordu.
Şeleği doldurup sırtına geçirdi eve gitmenin zamanı gelmişti. Öğlene kadar bu işi bitirmesi iyi olacaktı. Kalan boş zamanında ne yapacağını bilmese de Borla’nın ona başka işler vereceğini düşünüyordu. Her şeyi düşünse de yanına su almayı unutmuştu terlemiş ve susamıştı. Dudakları kurumuş boğazının kuruluğu durdurmak için yutkunuyordu. Daha hızlı gitmek onu daha fazla terletecek, yoracak ve susatacaktı. Şeleği ahıra bırakır bırakmaz ne yapacağını iyi biliyordu. Nehrin kenarına gidip kana kana su içmek.
…
Ot işi bittikten sonra dışardaki masaya oturmuştu. Öğleni geçiyordu. Gözleri Borla’yı arasa da ortalıkta olmadığını gayet iyi biliyordu. Bir an düşündü kendisinden gizli bir yer yapmış olabilir mi diye? Neden olmasın diye düşündü ortalıktan kaybolduğu zamanlar eve bir şeyler getiriyordu bazen ise hiçbir şey getirmiyordu o zamanlar neler yaptığını merak ediyordu. Bunları düşündüğü sırada Borla karşısına oturmuştu etrafına baktı geldiğini bile hissetmemişti. Elleri boştu, Borla bunun farkına varmıştı. ‘’Merak ediyorsan ahıra bakabilirsin’’ dedi. Kadran ayağa kalkmadan önce ‘’Nasıl bir anda kaybolup hiç fark edilmeden yanımda bitiveriyorsun?’’ diye sordu. Borla
‘’Zamanı gelince sende yapacaksın merak etme ama o zamana epey var’’ dedi. Kadran ayağa kalktı ve onun ahır için ne getirdiği merak ettiğinden ahıra doğru koştu. Heyecanlıydı ama daha önemlisi uzun zamandır koşmuyordu. Yaraları tamamen iyileşmişti fakat uzun süredir koşmuyordu. Koşmaya alışması zaman alacaktı. Ahıra vardığında kısa sürede yorulduğunu hissetmişti. İçeriye girdiğinde tavukları görmüştü hatta horoz da vardı. Ahırın ortasında dolaşıyorlardı. Kapı açılınca ona yaklaşmak istediler belki bir şeyler verir diye fakat Kadran onlara verecek yemi olmadığı biliyordu ve el işareti ile onları başından dağıttı. Kapıyı iyice kapatıp dışarıya çıktı.
‘’Hepsi bir yerde mi olacak?’’ diye bağırdı. Borla ‘’Şimdilik öyle kış için fazla vaktimiz kalmadı.’’ Dedi.