Kelime Sayısı:748
58 Bölüm
Eski İntikam
Borla ona sadece on gümüş vermişti ve birazını yemeğe diğerini çocukların peşine düşmeye ayarlamıştı. Hancı gümüşü aldı. ‘’Arka sokakta kuyunun oralarda takılıyorlar tavsiye eskisinden birbirlerine daha bağlılar.’’ Dedi. Kadran yemeğini bitirdikten sonra dışarıya çıktı. Bahsettiği yere gitti ve dediğinin doğru olduğunu anlamıştı. Çocuklar kuyunun etrafında toplanmışlardı yine halka oyununu oynuyorlardı birkaçı ise hiçbir şey yapmadan bekliyordu. Onu görünce birbirlerine baktılar bu köyden olmadığı belliydi uzun zamandır etraftan kendi yaşıtlarında çocuk görmüyorlardı. Kadran çocukların sayısının artmış olduğunu gördü.
‘’Bende sizinle halka oynamak istiyorum’’ dedi. Çocuklar birbirlerine baktılar kuyunun yanındaki çocuk işareti ile elinde tuttuğu halkaları Kadran’a verdi. Ona tarif edecekti fakat durmasını işaret etti. Kadran ve bir çocuk yan yana durdular. Çocuk elindeki halkaları atmaya başlamıştı. Kadran ‘’En son geldiğimde haksızlığa uğrayıp dayak yemiştim sizden ve üstelik size hediyeler vermiştim. Beni unutmadınız umarım’’ dedi. Çocuklar birbirine baktı. Kadran eline aldığı halkaları yanındaki çocuğun kafasına vurarak indirdi. Çocuklar ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Elindeki halkalarla yakındakilerin kafasına fırlattı. Kalan birkaç halkayı eline geçirdi. Onları kullanarak üzerine gelen iki çocuğu yumruklayarak yere indirdi. Diğer çocuklar bıçaklarını çıkarmışlardı hatta bazılarında kısa kılıçta vardı.
‘’İntikam için mi geldin?’’ diye birisi sordu. Etrafını sarmaya çalışan üç çocuğun en yakın olanına yaklaştı ve bıçaklı saldırısından kurtulup çenesine halka ile vurdu. Dişleri dökülen çocuğun elinden bıçağı aldı. Onun boynundan tuttu ve bıçağı omzunun üstünden sokup çıkardı. Diğer ikisi bıçakları ile onların üzerine yürüdüler Kadran kayarak ayalarından geçip ikisinin ayağını kesti. Kadran elindeki bıçağı sıkıca tuttu etrafının kısa sürede sarılacağını biliyordu, arkasına döndüğü gibi geldiği yere koşmaya başladı. Çocuklar onun peşindeydi. Ara sokaklara hızlı daldı ve sürekli sokak değiştirdi. Çocuklar sokakları iyi bilirdi etrafından dolaştılar ve ana caddeye çıkan her yeri kapattılar onu kapana kıstırdıkları an sokağın başlarını tuttular.
Şaşırmışlardı onu kıstırdıklarını düşünmüşlerdi fakat aradıkları Kadran ortalıkla yoktu. Onlardan daha iyi köyü bilmesine imkân yoktu peki nereye gitmişti? Sokakları iyice baktılar boş fıçıların içine bile baktılar. Ara sokaklardaki evleri penceresinden içerisini gözetlemeye bile çalışanlar oldu. Ortada yoktu. Çocukla sesli ve sinirli birbirlerine bakıyorlar ve bağırıyorlardı. Çocuklar sokaklarda dolaşmaya başladılar. Kadran bir evin içerisinden aniden dışarıya çıktı ve anında iki çocuğun kafasını evin duvarına vurdurdu. Her birisi sert yumruk atarak yere yığdı o sırada çocuklardan bir tanesini onu fark etmişti. Oradan uzaklaşırken çocuklar peşine düştüler fakat köşeyi döndüklerinde ana caddeye çıkmışlardı. Köyün etrafını sokakları ve caddeyi dolaştılar fakat ona ait iz bulamadılar gören bile yoktu. En sonunda birkaç çocuk Borla’yı arabaya bir şeyler koyarken görmüştü.
Borla yanına gelen çocukları fark etmişti. Elleri kılıçlarındaydı. Çocuklardan bir tanesi ‘’Oğlunuz nerede? Birçok çocuğu dövdü onu bizden saklayamazsınız yoksa bu köyden çıkamazsın’’ dedi. Eşyaları arabaya tamamını koydu ve çocuklara gördü. ‘’Hayal görmeyin çocuklar’’ dedi ve karşılarına dikildi. Çocukların onun boyunu daha yakından görmüş biraz ürkmüşlerdi o yaşlıydı saçlarının beyazlığı çocuklara güven veriyordu. ‘’Ondan haberim yok’’ dedi. Çocuklar ona saldırmak istiyorlardı ama bir tanesi etrafındaki köylülere olanları bağırarak anlatıyordu. Köylüler etraflarında toplansa da hiçbir silahlı değildi. Birkaç asker olayın ne olduğunu anlamak için gelmişti. Çocuklar onlara her şeyi anlatıyordu. Borla ise hiçbir hareketle bulunmuyor gözleri Kadran’ı aradı ama bulamadı. Başına tekrar belaya sarmıştı, bu sefer kendi üzerine atmıştı. Birkaç köylü ve asker Borla’nın etrafı sarmıştı elleri kılıçlarındaydı. Borla yüzünü onlara döndü sırtını arabaya verdi, etrafı tamamen sarılmıştı ve kaçacak yeri yoktu. Borla
‘’Birkaç çocuk dayak yedi diye benim etrafımda toplandınız benim evladım dayak yediğinde bu köyü yok etmem mi gerekiyordu?’’ diye sordu. Her kes birbirine baktı. Borla atına geçmek istedi ‘’Şimdi atıma binip burayı terk edeceğim isterseniz beni durdurmaya çalışın isterseniz etrafımı açın!’’ dedi. Atına binmeye çalışında önünde durdular ve kolundan tuttular. Borla kolunun tutan adamı başından yakalayıp geriye attı ve belindeki kılıcını çekti.
‘’Ölmek mi istiyorsunuz gelin hadi? Sizin hiç eşiniz ve çocuğunuz yok mu? Hani akşam olduğunda eve dönmek isteyen erkekler yok mu? Savaşırsak geriye sizden hiçbir şey kalmayacak yaşına ve yaşınıza bakmayın hepinizin toplam yaşından belki 100 kat daha fazla insan öldürmüşüm. Hadi ne duruyorsunuz? Savurun kılıçlarınızı ve ölün’’ dedi. Karşısında duran olmadığını görünce atına atladı. Sözlerin ne kadar etkili olduğunu anlamıştı. En önemlisi korkusuzluğunu karşısındakilere iyi hissettirmişti. İnsanların bakışları arasında köyü terk ederken peşinden gelmeyeceklerdi. Köyden ayrılalı çok zaman geçmeden Kadran ormanın içinden fırlayıp karşısına geçmişti. Borla yavaşlayamayacağı anlayınca kenara çekildi ve arabaya atladı. Kadran
‘’Dediğini yaptım ve kimseyi öldürmedim’’ diye söze başladı. Borla ‘’Herkesi peşimize taktın bir sonraki kış gelmeden başka köye gitmemiz gerekecek veya evlat bundan başka gidecek köy yok yakınlarda. İki yıl dişimizi sıkacağız’’ dedi. Kadran ‘’Neden?’’ diye sordu. Borla arkayı işaret etti. Etrafına iyi bak sesleri iyi dinle takip edilmediğimizden emin ol’’ dedi. Kadran onun dediklerini yaparken o ise daha da hızlandı.