Yaşayan Efsane 26 Bölüm

Kelime Sayısı:762

26 Bölüm

 

Avcılar Kralı Azrel’in Tarafı

 

Azrel eve hiç gece kuşuna yakalanmadan varmıştı. Hazır olan iksirleri olduğu gibi hazırlanması gereken iksirleri vardı.  Eve çok dikkatli bakmamasına rağmen içeriye girildiğini yerde ki tüylerden anlamıştı. Buna rağmen gece kuşları evinin etrafında önlem almaması büyük avantajdı.  Yatak odasına girdi yatağın altındaki mekanizmaya ayağı ile dokundu yatak yukarıya kalkarken mahzen girişi gözükmeye başladı. Onların burayı fark etmemesine pek şaşırmadı. Evi fazla araştırmadıkları sadece Borla’nın oturup uyuduğu koltuktaki notu okumuşlardı.  Mahzenin kapısını açıp aşağıya indi. Burada yatak odasından daha küçük görünen iki odalıydı. Diğer odaya geçmesi için bir kapı daha açması gerekiyordu şimdilik o odaya ihtiyacı yoktu. Ana odada küçük imalathane vardı. Kenarda küçük kütüphane vardı. Kütüphane kitap yoktu hep iksir ve benzeri şeyler için nüshalar vardı. Azrel bunların kimse tarafından öğrenilmemesi için Pirolunen dilince yazılmıştı. Bu dili dünyada bilen kişi hiç yoktu. Sadece kendisi biliyordu. Yazdıklarının çözülmesine imkân yoktu, yok edildiği takdirde ise sadece avcılar için büyük kayıp olabilirdi.

Hazırlanmasına gerek gördüğü enerji ve görme yeteneği yeteneğinin arttıran iksirlerdi.  Gece kuşlarını için daha önceden hazırlamış olduğu iksirleri de yanına alacaktı.  Hiçbir gücü olmamasına rağmen gençliğinde Borla’ya karşı koymuştu.  İksirlerine bakıp da hatırladığı ilk anısı buydu. Borla’yı o zaman bile yenmek imkansızdı.  Kafasında mazi canlanırken elleri enerji ve görme yeteneği olan iksirleri hazırlamaya koyulmuştu. Hazırlaması biraz zaman almıştı fakat hepsini eksiksiz bitirebilmişti.  Gerekli olabilecek iksirleri de yanına alarak orayı terk etti. Dışarıya çıkmadan önce kılıcını da saklamayı unutmamış. Her şey hazır aldığını düşünüp kapıyı açmıştı.  Dışarıda sokaklarda yürümeye başladı. Tek yapması gereken gece kuşlarından birisini takip edip çocuğa ulaşmaktı. Takip edildiğinin farkına varması uzun sürmemişti. Borla hana gelmeden önce biraz içmişti. Kafası biraz iyiydi. Arkasına döndüğünde kimse yoktu.  Önünde hızlıca bir ses duydu. Kafasını çevirip baktı etrafına bir şey göremedi. Bir şey hızlıca geçtiğine adı gibi emindi sadece görme fırsatı olmamıştı.  Yürümeye devam ettiğinde bu sefer yandan uçarak gelen çıplak kadını gördü, şüphesiz bu gece kuşuydu ona doğru yaklaşıyordu. Gözlerini açıp kapadı, görüntünün değişmediğini anlayınca yürümeye devam etti. İlk kez gördüğünde duraklamıştı kaybedecek zamanı olmadığını biliyordu.  Kadın ona iyice yaklaştığında kılıcını hızlıca çekti ve kadını belinden ikiye yardı.

Kadın onun zafiyetlerinden bir tanesi kadın olduğunu sezdiği an üzerine çıplak gelmiş ve fırsatı değerlendirmek istemişti. Azrel tarafından beklenmedik ikiye bölününce şaşkınlığını gizleyemedi ama çabuk toparlandı. Kadın gece kuşlarının hisleri erkeklerinkinden daha gelişmişti.  Bedeninin yerine gelmesi sadece birkaç saniyesini almıştı o yüzden kesilmesi sorun teşkil etmiyordu. Duman formunun avantajını kullanıyordu.  Ona bakıp gülümsedi. ‘’İrade gücü olmayan bir adam tam benlik’’ dedi. Gülümsemesi kahkahaya dönüştü.  Azrel onun saldırısını beklemeden ikinci kez saldırdı bu sefer başından aşağıya onu ikiye ayırmıştı.  Kılıcı çok iyi kullandığı anlamıştı fakat kendisi kesilmediği sürece ne kadar iyi olduğunun bir önemi yoktu. Kadın birleşirken Avcı koşmaya çoktan başlamıştı sokağın sonuna doğru ilerlerken merak edip arkasına baktı. Kadın ‘’Umutsuz vakasın!’’ diye söyleniyordu ve onun peşinden geliyordu. Azrel sinirlenmişti fakat kadın ile uğraşacak zamanı yoktu. Şu hali ile ne kadar uğraşsa da kadını kesemiyordu. Ondan kurtulmak için koşmaya devam ediyordu. Ondan kaçarken görme iksirini içti bu onun kullandığı ilk iksir oldu.

İksir çok geçmeden yan etkilerini göstermeye başlamıştı, gözleri bulanıklaşmaya ve yanmaya başlamıştı. Sokaklarda hiçbir yere sapmayıp düz devam ettiği için gözlerinde meydana gelen bulanıklaşmaya başlaması umurunda değildi. Gece kuşu onu arkadan takip ediyordu istese ona hemen yetişip işini bitirebilirdi, peşinde gittiği ihtiyarın ne yapacağını ve nereye kadar kaçacağını merak ediyordu. Gözleri düzelmeye başladığında artık eskisinden daha farklı görmeye başlamış etrafı daha fazla karanlığa bürünmüştü. Binaları farklı görüyor içindeki hareket halinde olan insanları görebiliyordu.  Sadece insanları görmekle de kalmıyordu onları güçlerine göre farklı renklerde görüyordu. Güçsüzleri sarı renkli güçlüleri ile kırmızı renkli görüyordu ayrıca yeşil gördüğü renkleri umursamıyordu. Gözleri epey iyileşmişti, omzunun üzerinden peşinde olan kadına baktı. Kadın turuncu renkliydi bu kendisine denk veya biraz daha güçlü olduğuna işaretti. Azrel yorulmaya başladığında ikinci iksiri yön bulmayı içti. Her iksir gibi bu da acıydı. İçine onu tatlandırmak için kattığı şekere rağmen acıydı. Çocuk kaybolmadan önce ona dokunma fırsatı bulmuştu. Yön bulma iksiri ile onun nerede olduğunu bulabilirdi. Üçüncü iksir hakkını şu anda kullanmak istemiyordu. Gece kuşu ona yaklaşırken Azrel etrafına bakıyor iz sürüyordu. Bakınmaya devam ettiği sırada beklenmedik bir şekilde duvara çarpıp yere düştü. Başını kaldırıp baktığında evin duvarına çarptığını anlamıştı.  Sokaktan sapmış ve evi görmeyerek çarpmıştı. Bu iksirin yan etkileri olduğu gibi sarhoş olmasına da bağlıyordu.  Gece kuşu Azrel’in etrafında kahkaha atarak dönüyordu. Duvara çarpmasını onun bile beklemeyeceği durumdu. Azrel ona karşı kılıç çekecek kadar hızlı değildi.

Gece kuşu kılıcını çıkardı. Azrel nereden çıktığı belli olmayan kılıcı görünce korkmaya başlamıştı ve bunu saklayamıyordu. Kılıcını çekip savurdu.  Ne kadar savurursa savursun isabet ettirse dahi gece kuşuna zarar veremiyordu. Kadın kahkahalar atarak Azrel’in çaresizliği ile mutlu oluyor ve onun çaresizliğini izliyordu.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir