Kelime Sayısı:795
28 Bölüm
Hamam II
Kraliçe çocuğu kucağına oturtmuştu göğüslerinin tamamı açıktı. Gece kuşları Kraliçe’nin ne yapacağını merak ediyordu çocuk onunla ilgilenir veya beğenir gibi olursa veya den azından öyle davranırsa çocuk ve Borla hakkında daha fazla bilgi edinirdi. Çocuk konuşmuyor ve onunla ilgilenmiyor gibi duruyordu. Çocuk boşta olan eliyle kadının göğüslerinin meme ucuna vurdu. Acı ile geriye yaslandı fakat sesini çıkarmamıştı kolları çocuğu sarmayı bırakmıştı. Kadran için kaçma fırsatı doğmuştu. Nereye kaçacağını bilmiyordu ama kadının elinden kurtulmuştu ondan uzaklaşmaya başlamıştı. Dümdüz koşmaya başladı karşısında kapı vardı. Kaçarken son derece hızlıydı, ondan daha hızlı olanlar vardı. Nereden geldiğini fark edemediği gece kuşu karşısına dikilmiş ve onu omuzlarından yakalamıştı. Çocuğun yüzüne yumruk attı. Çocuğun yüzü ezilir gibi oldu yediği yumruğun şiddeti ile yere yığıldı. Ellerini yüzüne tutuyordu, acımıştı ama bağırmamıştı. Kraliçe ayağa kalktığında ‘’Senin adın ne? Kimin çocuğusun?’’ diye sordu. Normalde onu hemencecik öldürürdü. Bu sefer öyle yapmadı. Onun hakkında ve Borla hakkında bilgi almak istiyordu. Az önce ondan yediği şaplak ile karanlık gücü kullanabildiğini fakat tam kontrol edemediği öğrenmişti. Daha ilginç tarafı ise çocuğun bu güçten haberdar olmamasıydı. Çocuk
‘’Kimin çocuğu olduğumu bilmiyorum ama adımı iyi biliyorum. Benim adım Kadran!’’ dedi. Gece kuşu tarafından zorla ayağa kaldırılmış. Kraliçe hemen yanına gelmişti. Onun gelişini bile hissetmemişti. Kraliçe başını eğip çocuğa baktı. Bu ismi daha önce duymamıştı tanık birisini çağrıştırmıyordu. Gece kuşları Kraliçeden gelecek sözü beklerken kapı açılmıştı. Azrel içeriye girdiğinde Gece kuşlarını birbirine baktı saldırıya geçmeye hazırlanırken Kraliçe onları işareti ile durdurmuştu. ‘’O isim Tarnovaca da ölümü getiren kişi demek’’ dedi ve devam etti. ‘’Çocuğu buraya getirin yoksa hepinizi doğrarım’’ diye sert çıkıştı. Bakışları o kadar korkutucu iyiydi. Gece kuşları bile ondan korkmuştu. Azrel hiçbir şeyin yolunda gitmediğini biliyordu. İçeriye planladığı gibi girmeyi başaramamıştı. Sessizce ilerlemeyi düşünüyordu fakat Isılbert gece kuşları ile erken uğraşmaya başlaması gece kuşlarının hazırlıklı olması planları altüst etmişti.
Kraliçe göz işareti birlikte Tiggar’ı Azrel’in üzerine gönderdi. Tiggar bir anda Kadran’ın önünden yok olup Azrel’in karşısına dikildi kılıcı ile hamle bile yapmasına izin vermeden onun karnına vurarak yerden yarım metre havalandırdı. Azrel vuruşun şiddeti ile ağzından kan gelmeye başlamıştı. Tiggar durmadan ikinci yumruğu yüzüne yapıştırdı. Azrel havada dönerek yüzü yere yapıştı. Gözlerini açtı etrafı bulanık görüyordu başı ağrıyor yer sallanıyor gibiydi. Ellerinden güç alarak kalkmaya çalıştığında yediği tekme ile birkaç metre geriye uçmuş yere düşünce yuvarlanmıştı. Azrel ayağa kalkmaya çalıştığı sırada hamamın kapısından birkaç gece kuşu içeriye girdi Isılbert’i kollarından sürükleyip kraliçenin önüne getiriyorlardı. Kraliçe’ye yaklaştıklarında onu ileriye doğru attılar. Her tarafı kan içerisindeydi, kılıcı belinde yoktu. Güçlükle başını çevirip etrafına baktığında Azrel’i gördü. O tekmeler yemekle meşguldü. Isilbert ‘’İkimiz bir olup gece kuşlarının elinden bile bir çocuğu kurtaramadık’’ dedi. Kraliçe Gece kuşlarını alkışladı.
‘’Kule komutanı Isılbert Kourp ve şu adı neydi? ‘’ diye sordu onu küçük görüyordu ama içeriye girerek büyük iş başarmıştı. Isilbert ‘’Azrel’’ dedi. Kraliçe fazla şaşırmadı onun yaptıklarını düşününce ‘’Avcılar kralı Azrel demek. Kraliçe ile kral aynı yerdeler. Isılbert, Azrel ve karanlık gücüne sahip bir çocuk geriye sadece Borla kalıyor. Umarım Matilyano onu öldürmüştür.’’ Deyince Azrel
‘’Matilyano sana mı çalışıyordu?’’ diye sordu. Kraliçe sırıttı kollarını yana doğru açtı. ‘’Bu şehirde bana çalışmayan ikiniz vardınız sizi de Bierta birlikte ortadan kaldıracağım.’’ Dedi ve sözlerine devam etti. Oldukça heyecanlı olduğunu gizlemiyordu. ‘’Azrel, Isibert ve Bierta hepiniz öleceksiniz ve bu şehirde kendi krallığımı kuracağım. Çocuğa gelince onu merak etmeyin o sağ kalacak onunla ilgili başka planlarım var.’’ Dedi.
Borla Tarafı
Gece kuşları hepsi öldürülmüştü. Öldürülenler dumanlaştıklarından dolayı ceset yığınları ortaya çıkmamıştı. Borla onları son ana kadar kesmemekle dirense de sayıları sürekli artan gece kuşlarını toptan yok etmişti. Matilyano görevini üst düzeyde yerine getirmişti. Borla ve Matilyano buluştular. Etrafta dolaşan halen gece kuşları vardı fakat Borla’nın katliamını gördüklerinde daha organize saldırmak için fırsat kolluyorlardı üstelik destek ve yardım da bekliyorlardı. Her ikisinden de çekiniyorlardı. Tyhbrand evin çatısında belirmişti. Borla ile Matilyano birbirlerine yürürken ‘’Azrel’den ses çıkmadı şu ana kadar ses çıkmadı şu ana kadar çoktan çocuğu kurtarmış olması gerekiyordu’’ diye mırıldandı. Matilyano ‘’Onun irade gücü olmadığını söylemiştim. Gece kuşlarını irade gücü olmadan tek başına halledemez!’’ demişti. Sözlerini bitirir bitirmez bir anda hızlandı. Borla gözünü açtı fakat Matilyano o kadar hızlıydı ki darbeden sonra onu hissedebilmişti.
Göğsündeki yaranın derin olmadığının farkında idi yine ölümcül sayılabilecek yaraydı. Matilyano parmaklarını onun göğsüne değdirmiş parmaklarından çıkan keskin parçalar Borla’nın göğsüne saplanmıştı. Borla ‘’Sen!’ hiddetle söylemişti. Matilyano ‘’Bana bu kadar fazla güvenmemeliydin Kraliçe seni ölü istiyor.’’ Dedi. Borla elini kılıcına attığında Matilyano hızlıca arkasına geçip aynı saldırıyı arkasından dan yapmaya çalıştı kısmen de başarılı oldu fakat Borla sırtına alacağı darbeyi zamanında geriye dönerek göğsüne almıştı. ‘’Hata yaptın Matilyano akıllı birisi olduğunu sanıyordum.’’ Dedi.
‘’İki ölümcül yara aldın Bierta şu anda seninle eşit seviyeye geldiğimizi düşünüyorum. Borla’nın ayaklarından kara dumanlar çıkmaya başlamıştı. Tyhbrand uzaktan onu izliyordu. Karanlık gücün daha önce hiç ayaklardan başladığını görmemişti. Korkunç bir şey olacağını tahmin ediyordu. Duman haline geldikten sonra doğruca Kraliçenin yanına gitmeye karar verdi.