Kelime Sayısı: 752
33 Bölüm
Denizlere Açılmak
Sağa veya sola sürekli gittiğinde iskelenin kenarına ulaşacağını biliyordu. Sağ tarafta balıkçıların kalacağını aklına getirdi çünkü daha büyük gemileri görmüştü. Balıkçılarda onlarla birlikte olabilirdi. Sağ tarafa gitmeyi denedi. Balıkçıları görmeye başlamıştı. Kalabalığa karışmamak için kenardan gidiyor oldukça seri hareket ediyordu. İskele için herhangi bir kapı koymamışlardı. İskelenin sonuna geldiğinde balıkçıların yanına yöneldi. Kadran bir an durdu. Borla sırtını duvara yaslamış onu beklerken görünce içi rahatlamış ve sevinmişti. Borla merdivenlerden inince tam karşısına dikildi. Hangisine şaşırsa bilemedi iki katlı yapılmış kenarları duvarlarla çevrilmiş iskeleye mi yoksa karşısında bir an gördüğü Borla’ya mı? Kadran ‘’Beni burada olduğumu nasıl bildin?’’ diye sordu. Borla ‘’Dediklerimin birazını unutacağını biliyordum. Öğrenmen gereken çok şey var. Evlat hadi gidelim. Kadran ‘’Gemiye mi?’’ diye sordu.
‘’Dünyanın boynunu terk edeceğiz yani evet’’ diye cevap verdi. Kadran ağzına bile açmamıştı. Borla elini çocuğun kafasına attı. ‘’Sorman gereken çok şey var Aşağısı ve yukarısı için biliyorum ama buna vakit yok’’ dedi. Kadran
‘’Nereye gideceğimiz söyle?’’ diye. Borla ‘’Nereye gideceğimizi söylemekte vakit kaybı ama yolculuğun nerede biteceğini söylemeliyim. Benim bir zamanlar İmparatorluğumu yönettiğim şehre götüreceğim. Kılıç ustalarının şehri Tarnova yani senin doğduğun topraklara’’ dedi. Kadran
‘’Ben Tarnova da doğmadım ki’’ deyince Borla ‘’Sen Ölüm akıncıların yenildiği gün doğdun doğduğun köy Tarnova’ya bağlıydı. Kendin hakkında bilmediğin çok şey var. Senin hakkında çok şey biliyorum. Bildiklerimi sana anlatacağım. Ayrıca hiçbir şey tesadüf değildir sen kendisni ona inandırırsın sadece. Kadran
‘’Orada ne var’’ diye sordu. ‘’Kılıç ustalarının şehri benim gibi bir kılıç ustası olacaksın’’ dedi. Kadran onunla yürürken yere baktı, içini karamsarlık kaplamıştı. Yaşamak için sebebim yok ki. Üvey babam öldü, gerçek ailemi hiç tanımadım. Koca dünyada kılıç ustası olup ne yapacağım? Beni niye ölüme terk etmedin? Diye sordu. Borla onun sorusuna cevap vermedi binecekleri gemiye yaklaşmışlardı kapıya yaklaşınca askerlere davetiye gösterdi. Askerler kapıları onlar için açtılar. Kadran ‘’Davetiyeyi nereden buldun?’’ diye sordu. Borla ‘’Uzun hikâye yürümeye devam et’’ dedi. Gemiler diziliydi kimileri büyük kimileri küçüktü ama hepsi Kadran’ın gözünde büyük gözüküyordu. Binecekleri geminin önüne geldiler ve durdular kurulan masanın olduğu yere sıraya girdiler. Borla
‘’Sen orada ölmeyecektin Kadran. Adının anlamı Tarnovaca da ölümü getiren kişi benim adımın anlamı affetmeyen. Seni ben kurtarmamış olsam bile birileri seni oradan çıkartacaktı benden korkuya müdahale etmek istemediler. Kılıcıma yemin olsun ki bugün seninle birlikte olmam bir tesadüf değil bilakis kaderin çizgisinde olduğumuzdur. ‘’ dedi. Kadran ‘’Senden başka o gün kim oradaydı.’’ Diye sordu. Borla
‘’Asılacağın gün Savaş Lordu Selena da oradaydı benden korkuya seni kurtarmaya bile tenezzül etmedi fakat günün birinde mutlaka bir hamlede bulunacak. Onun korkaklığını yaşına bağlıyorum. Yaşamak istemiyorsan denize bindiğimizde seni denize atarım ama bence senin de bu dünyada yaşamaya iyi veya kötü günler görmeye hakkın var. ‘’ dedi. Kadran ‘’O kaç yaşında?’’ diye sordu. Borla güldü. ‘’Aranızda sadece 3 yaş fark var’’ dedi. Sıra hızlı ilerliyordu parasını veren gemiye yöneliyordu. Kadran Borla’nın esas sorusuna cevap vermemişti. Borla ise konuşmaya devam etti.
‘’Devleri yendim. Efsaneler ile dövüştüm. Okyanus ve kıtaları kestim. Kimsenin ağzına gündüz bile anmakta korktuğu Haramiler çölünden gece geçtim. Dünya üzerinde dünyanın sonuna tek başıma gidebildim ve akli dengemi koruyabildim. Sonsuz ormanda yaşadım. Kadınlar şehri Daranhazanda kadınların kölesi olmadan hayatta kalabildim. Dünyaya hükmeden Kalmukya imparatorunu öldürdüm. Dünyaya ileride yön verebilecek olan 27 kral ve kraliçeyi öldürdüm. Kasabalar, şehirler hatta adalar yok ettim. Hiçbir kötünün giremediği Mamurumul’a girdim. Kütükler ülkesinde dolaştım. Tonyükük prensesi ile tanıştım. ‘’ dedi ve sözünü bitirdi. Kadran’in gözleri parlamaya başlamıştı. Onun dediklerinin çoğunu durmasa da bildikleri yeterdi. Borla gülümsedi.
‘’Gözlerin parlıyor. Gözler insanı ele vermekten hiç çekinmezler. Buraları görmeden mi öleceksin? En azından çabalamayacak mısın?’’ diye sordu. İlk defa Kadran bu soruya cevap veremedi, vermek istese bile ağzından tek bir kelime çıkartamazdı ama içinden görmek istediğini en azından bu uğursa ölmek istediğini biliyordu. Sıra hızlı ilerlemiş ve onlara gelmişti. Borla belindeki keselerden bir tanesini çıkardı ve masanın üzerine bıraktı. Adam hiç kesenin içini açmadan önce eli ile sıktı ve sonra eli ile tarttı. İçinde ne kadar olduğunu anlamıştı ve yeterliydi. Sorgu sual sormadan ‘’Üçüncü sıradaki gemiye geçin kürek çekeceksiniz’’ dedi. Yanındaki adam ayakta bir şeyler yazıp Borla’ya uzattı.
‘’Bunu girişteki adama verin’’ dedi. Borla kâğıdı aldı Kadran ona şaşkınlıkla bakıyordu. ‘’O kadar keseye böyle bir yer’’ diye homurdandı. Borla sırıttı. ‘’Anlaşılan o ki evlat Borla gelince fiyatlar yüzde yüz artmış. ‘’ dedi. Kadran onu takip ediyordu bir şey söylemedi. Borla gökyüzüne baktığında ufak karartı gördü. Ondan başka kimse göremezdi kaplanının Savaşçı Matilyano ile dövüşü yeni bitmişti anlaşılan. Matilyano ona neredeyse bir gün dayanabilmişti. Yürümeye devam etti gökyüzündeki karartı Borla’nın etrafında hızlıca dolaşıp yok oldu. O kadar hızlıydı ki kimse görmedi fakat Kadran bir şeyin Borla etrafında döndüğünü hissetmişti.