Son Serament 2 Bölüm

Kelime Sayısı:797

2 Bölüm

Dünya eskiden de iyi bir yer değildi, o zamanlar sadece kendimizi avuturduk şimdi eskiden de daha kötü bir yer kendimizi avunduracak veya unutturacak yeni şeyler keşfetmeliyiz.

 

Bazen dünya’nın kafası yerinde değildi,eskiden de öyleymiş kitaplar bunu doğruluyor. Kendisi odaya kapatmıştı,dışarıdan ona yemek getirmek isteyenler kapıyı açamadı. Bir ihtimal buradan çıkmak istiyordu. Sabahleyin hizmetçilerin odanın kapısını açamaması üzerinden bir saat geçmişti, henüz kapıyı açma girişiminde bulunmamışlardı. Ailesi onu ölüme terk edecekti, bunu son ana kadar bilemeyecekti. Tek çare beklemekti, kapı açıldığında çıkabileceği bir kapı vardı, dolayısı ile içeriye girenleri atlatmak ve dışarıya çıkmak istiyordu. Yanına alabileceği hiçbir şey yoktu, körü körüne dış dünyaya açılmak istiyordu. Babasının kendisi için aldığı ve babasından gizli aldığı kitapların hepsini bitirmişti. Dolabın yanına geçip beklemeye başladı. Ellerini dizlerine kavuşturmuş yerde oturuyordu. Giderken yanına hiçbir şey almayı düşünmüyordu.

Uzunca bir süre beklemiş, açıkmış ve uykusu gelmeye başlamıştı. Gözleri yorgunluktan dalarken kapı zorlanmıştı. Kafasını dizlerinin üzerinden kaldırdı ve sesi dinledi. Kapı ikinci ve daha güçlü bir şekilde yoklanmıştı. İçeriye girmeye karar vermişlerdi. Aklında her şeyi hazırlamıştı. Hazırladıklarını kafasında tekrar gözden geçirdi, hiçbir detay atlanmamış ve unutulmamıştı. Planının başarılı olması için biraz şans ve zamanlama gerekliydi. Hayatında ilk kez böyle bir işe kalkışacağı için heyecanlıydı. Kapıya her vurulduğunda heyecanı artıyordu. Kapı kırılmış ve dolap yere devrilmişti. Dizlerini iyice göğsüne doğru yaklaştırmıştı. İçeriye girdiklerinde odanın boş olduğu yere bir sıvı döküldüğünü görmüşlerdi. Ayça ayağa kalkmadan önceki son derin nefesini aldı. Ayağa kalktığında saklandığı dolabın üzerinde bulunan mumluğu eline geçirip daha önce yere döktüğü gaz yağının üzerine attı. Dolabın üzerine çıkarak hızlandı. Babasının adamları kafalarını arkaya çevirirken önlerin alev almaya başlamış ve ateşler onların etrafını sarmıştı. Odadan dışarıya çıktığında iki hizmetçi ellerinde ki tepsiyi düşürmüşlerdi. Ayça aşağıya eğilip tostan bir parça aldı ve gerisini fırlattı. Merdivenlerden aşağıya inmek onu yavaşlatacağı için korkuluğun üzerine oturdu ve kendini aşağıya bıraktı. Hızla aşağıya inerken Babasının korumaları onu yakalamak istiyordu. Ayça kendini aşağıya bıraktı ve yere düştü. Yüksekten düşmemiş ve bir yeri incinmemişti, kapıyı açarken babası

 

‘’Dışarıda hayatta kalma gibi bir olacağın yok. Sen buraya aitsin’’ dedi sakince. Ayça son bir kez babasının yüzüne baktı. Her zamanki rahat yüz ifadesinin altında tedirginlik hissetmişti. Kapıyı açtı ve ışık yüzüne vurmuştu. Elini gözlerine tuttu, güneşin verdiği bir ışık değildi lambalardan yansıyan ışıktı. İçerideyken gece gündüz döngüsünü göremiyordu. Okuduğu kitaplarda dünyanın bazı yerlerinde gece gündüz döngüsünün artık yaşanmadığı ve güneşin hiç vurmadığı yerlerden bahsediyorlardı. Gerçek olup olmayacağını çok düşünmüştü. Gözleri birkaç saniyede ışığa alışmış ve koşarak avluyu geçip dış kapıya gelmişlerdi. Dış kapıda iki koruma vardı. Onları nasıl geçeceğini düşünürken bir tanesi elini belinde ki telsize attı. Ayça çok korkmuştu kendisinin öldürecek diye. Telsiz ’in diğer ucunda ki babasıydı, ona bir şeyler söyledikten sonra her iki koruma yana açılıp bir tanesi kapıyı açtı. Ayça göz ucu ile korumalara baktı ve dışarıya çıktı. Kapıdan uzaklaştı, yolun ortasında durdu. Arkasına dönüp bıraktığı eve son bir kez bakmak isterken kapılar yüzüne kapatılmıştı. Geride kitaplarını, elbiseleri artık doğru dürüst işe yaramayan bilgisayar sürekli valinin işlerinin propagandasını yapan radyosu geride kalmıştı.

Gece kendini gösteriyordu, bulunduğu sokaklar boştu, çoğu yerde ışıklandırma yoktu. Karanlıkla yürürken bir elini koca evlerin duvarlarına sürtüyordu. Işıklandırmalar azalırken zengin mahallesinin sonuna doğru yaklaştığını anlamıştı. Mahallenin girişinde ki kontrol noktasını görebiliyordu. Birkaç asker orada nöbet tutuyordu zenginler rahatsız edilmesin diye. Ayça ilerledi. Dışarıdan içeriye bin bir türlü zorluk çekilirken içeriden dışarıya çıkmak çok kolaydı. İnsanlar başka bir insanın ölmesini çok istiyorlardı fakat etrafta uzaylılar varken bunu istemek niyeydi? Ayça bunu anlamıyordu. Uzun zamandır onlar ile birlikte yaşıyorlardı fakat hiçbir zaman anlaşamamışlardı. Onların halen konuşamadığı söyleyen zenginlerle konuşmuştu. Bir zamanlar dünyanın tamamını işgal eden insanları yaşadıkları evrende azınlık durumuna getiren uzaylıların konuşamamalı kendisine bu sözleri duyduğu andan itibaren garip gelmişti.

Askerler onun geldiğini fark edince ona doğru baktılar ve kim olduğunu sordular. Ayça babasının ismini verdiğinde ona doğrulttukları silahları indirdiler. Birkaç adım attığında kapının önüne geldi. Ayça

 

‘’Dışarıya çıkmak istiyorum’’ dedi. Askerlerden bir tanesi kulübeden talimatı almıştı. Babasının şimdiye kadar problem çıkarmamasına şaşırmıştı. Babası hayır derse dışarıya çıkamazdı. Asker Ayça’nın yanına geldi.

 

‘’Dışarısı çok tehlikeli çıkmak istediğine emin misin?’’ diye sordu. Diğer asker

 

‘’Dışarısı hiç düşündüğün gibi bir yer değil sana göre hiç değil ama kararı sen vereceksin dışarıda bir yerde dar bir sokakta ölebilirsin veya daha kötüsü de başına gelebilir. Ölmekten beter olabilirsin’’ dedi. Ayça yutkundu dış dünyayı görmek, dünyanın karanlık tarafına gitmek ve yok olmuş kıtayı görmek istiyordu, kararlı bir şekilde.

 

‘’Gitmek istiyorum’’ dedi. Askerler fazla zorlamadılar gereken her şeyi ona söylemişlerdi. Buna rağmen dışarıya çıkmak çılgınlıktı. Kapı açıldı ve Ayça dış Dünya’ya ilk adımını attı. Bu sefer arkasına bakmadan yürüdü. Askerler o uzaklaşana kadar kapıyı kapatmadılar bazı zengin çocukları biraz yürüdükten sonra geri döndüklerini biliyorlardı. Ayça’yı göremediklerinde artık geri dönmeyeceğini anlayıp kapıyı kapattılar. Ayça arkasında kapanan son kapının sesi derinden gelmişti. Elinde hiçbir şeyi yokken bu dünyada nasıl hayatta kalabilirdi? Dışarıya adım attığında aklına ilk gelen soruydu ve kendi kendine sorduğu bu soruya cevap veremedi.

Bu yazı Son Serament kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir