Yaşayan Efsane 14 Bölüm

Kelime Sayısı:920

14 Bölüm

 

Kalmukya Yerinden Oynadı

 

Yenilmez efsane Borla’nın yıllar sonra ortaya çıkışından sonra dünya üzerinde hareketlenme başlamıştı.  Dünyayı yöneten adam masasında dünya üzerinde düzen ve denge için düşünüyordu. Krallıkların birbirleri arasındaki savaşa sesini çıkarmıyordu. Savaşlar ona göre düzen ve denge unsuruydu.  Kapı tıklandı, İçeriye giren adım başını eğmiş öyle girmişti. Kapı fazla uzun değildi kısaydı. İçeriye giren herkes başını indirmek zorundaydı, dünyayı yöneten adam odaya girip çıkmasını başka bir kapıdan yapıyordu. O içeriye başını eğmeden giren tek kişiydi, ellerini birbirine bağladı.

 

‘’Efendim Yenilmez Efsane Bierta geri döndü. Çocuğunu Krimordan kurtarıp şehri yok etmiş. Aldığım habere göre şehirde Başaran da varmış. Şehre gelen savaş konsey üyeleri Bierta tarafından öldürülmüş. ‘’ dedi. Dünyayı yöneten adam tabağın üzerinden uzun tütün çubuklarından bir tanesi aldı ve ateşe tutup yaktı. İçine çekip dumanı dışarıya verdi. İçerideki adama bir şey söylemedi sadece çıkmasını işaret etti. Adam başını eğip dışarıya çıktı. Odada tekrar yalnız kaldığında ‘’Borla’’ diye mırıldanmıştı.  Bugünlere gelmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesiydi. Derslerdeki aldığı başarısızlıktan sonra atılacağı gün okul kurulu ile görüşüyordu.  Atılacağı gün Borla kurt tepesinde aldığı başarı yüzünden dünya çocukların önemini bir kez daha anlamış kurul ona son bir şans vermişti. O son şans hayatını değiştirip bugünlere kadar getirmişti. Çekmecesinden haritaları çıkarmaya başladı. İçinde Krimor’un olduğu haritayı bulana kadar araştırdı. Çok geçmeden haritayı bulmuştu, masaya serdi, Borla’nın nereye gideceğini düşünüyordu. Gözlerini kapattı.

 

‘’Sıra sende Borla gözlerini kapat ve uyu. Uyu ki seni bulayım’’ dedi.

 

 

Borla gözlerini açtığında elleri masaya zincirlenmişti. Han içerisinde iki kişiden başka kimse yoktu. Masanın diğer tarafında Dünyayı yöneten adam vardı. Onu bulabilmek için Borla’nın uykuya dalmasını beklemişti ve bu oldukça zor süreçti. Onu bulması üç gün sürmüş ve sonunda bulabilmişti. Borla masaya sabitlenmiş zincirleri kollarını kaldırarak kırdı. Borla ‘’Konuşurken serbest olmayı severim. ‘’ dedi.  Dünyayı yöneten adam Borla’nın yüzünü görmek istese de rüyasında bile yüzü karanlıktı, bu onun karanlık gücünün ne kadar muazzam olduğunu gösteriyordu. Dünyayı yöneten adam ‘’Sonunda geri döndün bir gün asla saklandığın yerden dışarıya çıkmayacağını zannetmiştim’’ dedi ve ekledi ‘’Senin gibi bir adamla savaşmak bana kıvanç verir’’ diye sözlerine ekledi. Borla

 

‘’Savaşacak mıyız?’’  Diye sordu. Dünyayı kurtaran adam ‘’Gerekirse’’ diye cevap verdi. Borla

‘’Gerekecek ve bu sefer ikimizden birisi ölecek’’ demişti. Dünyayı kurtaran adam gülümsemişti. ‘’Yani sen öleceksin Borla ben daima ayakta kalacağım, kazanacağım ve kazandıracağım. ‘’ dedi ve ekledi ‘’Belki bu sefer birlikte hareket edebiliriz dünyaya ikimiz yön verebiliriz. Seni de kendime ortak edebilirim’’ dedi. Borla kahkaha attı.

 

‘’Dünya iki kişinin yönetebileceği kadar büyük yer değil. Eğer birisi yönetmesi gerekiyorsa o da benimdir. ‘’ dedi. Dünyayı yöneten adam ‘’ Seni bilmem ama benim görecek çok yılım var senin ise zamanın oldukça dar’’ dedi.

 

 

Borla gözlerini açtığında gece olmuştu. Gözleri ilk Kadran’ı aradı, o halen uyuyordu.  Gece serinliği düşmüş ve ateş sönmüştü. Borla yeniden ateş yakması gerektiğine inanıyordu. Ateşi yakması harlaması gündüzden daha uzun sürmüştü karanlığın etkisi büyüktü, gerçi o karanlıkta daha iyi görüşü olmasına rağmen konakladıkları ovada odun ve çubuk bulmak epey zordu.  Kuru otların sayesinde ateşi kısa sürede harmanlamak daha kolaydı.  Ateş yeterince sıcaklığı vermeye başladığı zaman o da yattı, zaman zaman gecenin ilerleyen saatlerinde kalkıp ateşe topladıklarından atıyor ateşin sönmesini engelliyordu. Sabaha kadar ateşi söndürmedi.  Sabah olduğunda yola çıkma vakti gelmişti, Kadranı uyandırdı, Kadran ayağa kalktı toparlandı gözlerini ovuşturdu sapaklarını sildi.  Kadran

 

‘’Şimdi nereye gidiyoruz?’’ diye sordu.  Borla yolumuzun üzerinde eski birkaç dostum var onları göreceğim nerede yaşadıklarına dair fikrin var mı?’’ diye sorduğunda Kadran soruyu yanıtsız bırakmıştı. Borla ‘’Denizin dibinde yaşıyorlar’’ dediğinde Kadran çok şaşırmış nasıl olduğunu sormuştu. Borla sırıttı fakat hiçbir şey söylememeyi onu merakta bırakmayı tercih etti.  Yola koyulmuşlardı, Kadran aklı denizin dibinde kalmıştı ve kendi kendine düşünürken aklına gelen en ufak iyi bir şey yoktu.

 

‘’Beni denize mi atacaksın?’’ diye sordu. Borla ‘’Bunu neden yapayım?’’ diye sordu. Kadran ‘’Belki beni farklı şekilde öldürmek istiyorsun’’ diye cevapladı. Borla ‘’Hep kötü sonucu düşünerek böyle sonuca vardın değil mi?’’ diye sorduğunda Kadran başı ile onayladı. Borla ‘’İşte içindeki karanlık böyle bir şey hep kötüyü düşündüğün için bunu doğuştan yapabildiğin için gelecek vaat ediyorsun’’ dedi. Kadran

 

‘’Ya emeklerin boşuna çıkar istediğin kadar birisi olamazsam’’ dedi. Borla ‘’Benim eğitimimin sonucunda böyle sonuç yok evlat ya eğitimini tamamlayamadan ölürsün ya da benim istediğim kıvama gelirsin. Ortası yok hiçbir zaman olmadı.’’ Dedi ve devam etti. Borla ‘’Çok merak ettiğini biliyorum sana bir ipucu vereyim denizin altında yaşayan birileri var bizim gibi onları göreceğiz. Daha fazla soru sorma daha fazla detay ve ipucu yok gerisi senin hayal dünyana kalmış ama şunu bilmen gerek oraya ulaşmakta oradan çıkmakta kolay olmayacak’’ dedi. Kadran

 

‘’Oraya giderken ya boğulursak ben yüzme bilmem!’’ diye tepkisini gösterdi. ‘’ dedi. Borla ‘’Oraya gitmemizin asıl sebebi başka bir yolumuzun olmaması Krimorda yaptıklarım çok dünyaya yayılmaya başlamıştır ve köprüden geçmemize izin vermeyecekler dünyanın başka bir bölgesine gidebilmenin tek yolu denizin dibinden gitmek’’ dedi. İkisi daha fazla konuşmadan yola koyuldular. Borla uyumayarak iyi yol almıştı. Sabahın erken saatlerinde başlayan yürüyüşlerine gece olana kadar devam edeceklerdi. Gece olduğunda yeniden ateş yakıp dinleneceklerdi.  Kadran uzun süren sessizliği bozmaya kadar verdi.

 

‘’Ne kadar yolumuz var?’’ dedi. Borla ‘’Çok ama at bulursak bir buçuk günde varırız’’ diye yanıtladı.  Kadran heyecanla ‘’At bulalım o halde’’ dedi. Borla gülümsedi.  ‘’Bildiğim kadarı ile bize yakın yerleşim yeri bulunmuyor ve bulunsa dahi at bulacağımızdan emin değilim’’ dedi. Borla ona yerleşim yerlerinden uzak ilerlediğini söylememişti.  Kadran ‘’Yerleşim yerlerine yakın gidelim at bulur kısaca ulaşırız’’ dedi.  Borla ‘’Çocukluğunu yaşadığın şehri yok ettim daha yenilerini yok etmemek için olabildiğince yerleşim yerlerine uzak gidiyoruz.’’ Dedi. Kadran ‘’Çocukluğum iyi değildi yani orada üzüldüğüm tek şey üvey babamın bir mezarı dahi olmayacak oluşudur.’’ Dedi. Borla ‘’Arkadaşların yok muydu?’’ diye sordu. Kadran ‘’Yoktu’’ diye cevap verdi. İkisi konuşmayı bırakmışlardı.

Bu yazı Yaşayan Efsane kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir