Kelime Sayısı:716
46 Bölüm
46 Bölüm
Avcılık
Borla onu birkaç güç hiç rahatsız etmedi kendi işleri ile meşguldü. Yaşadıkları yer giderek büyüyordu. Evden sonra masa, kulübe ve tarla inşa edilmişti. Kadran onun yanına geldi. Çitlerle çevirmiş olduğu bahçenin içerisini kazmıştı. Kadran onun bir şeyler ekeceğini biliyordu fakat tohumları nereden bulduğunu anlayamadı. En yakın yerleşim yeri harabe köyünden başka bir yer değildi. Kadran ‘’Bana sadece kılıç kullanmayı ve avlanmayı öğreteceğini düşünmüştüm. ‘’ dedi. Borla gelmesi için işaret etti. Kadran yanına gelip çömeldi. Borla eştiği yerlere tohumları yerleştiriyordu.
‘’Evlat köşeye sıkıştığında kaçman gerekecek ve kaçıp saklanman gerekecek. Düşmanlarının hepsini bir anda kılıçtan geçiremezsin. Saklanman gerektiği zamanlardayız şu an ve bu zamanlarda kendine uğraşlar bulmalısın normal insanlar gibi. İzcilik ve avcılık öğreniyorsun tarla işlerini de öğreneceksin zaten odunculukta yaptın. Bunları ne kadar iyi bilirsen o kadar iyi saklanırsın ama unutma eninde sonunda seni bulan birileri olacaktır. Bu zamanlarda ise kılıç kullanacaksın’’ dedi. Kadran
‘’Eğitimlere başlıyoruz o halde’’ dedi. Borla ‘’Ekim sezonu başladı ve yaratıkların artık saklandıkları yerlerden dışarıya çıkmaya başladı evet kılıç eğitimlerine yakında başlayacağız önce şu tarla işlerini öğrenmelisin ve buranın etrafını tuzaklamamız gerek’’ dedi.
Tarlanın etrafı tuzaklanmıştı. Borla bildiği tuzak yöntemlerini Kadran’a gösteriyordu boş zamanlarında boş sayfalara bunları yazıp şekillerini çizip onun çalışmasını istiyordu. Onu birçok alanda yetiştirmek istiyordu her şeyde en iyisi olması mümkün değildi fakat her şeyi bilmesi mühimdi.
…
Boş zamanlarda Kadran kütük taşıyor odun yarıyor ve bahçe işleri ile ilgileniyordu. Borla şu sıralar ortalardan pek fazla kaybolmuyordu. Kadran odun yarmaya başladığı zamanda onu durdurmuş yanına sadak ve yayla gelmişti. Sadak tamamen okla doluydu. Kadran sorgu sual etmeden sadağı sırtına geçirdi ve yayı eline aldı. Borla ona hiçbir şey söylemeden yürümeye başlamış ve arkadan geldiğini hissetmişti. Onun hedef tahtasına doğru yürüdüğünü anlayınca onu takip etmeyi bıraktı. Hedef tahtasının yakınında durdu. Borla hedef tahtasını işaret etti. Kadran oku sırtındaki sadaktan çıkardı oku eline alıp yayı gerdi ve hazır hissettiği anda oku fırlattı. Ok hedef tahtasının üzerinden geçip gitmişti. Kadran sinirlense de siniri belli etmedi. Borla okun yanlara kaçırdığını düşününce kendisini vuracağı çok açıkça belli idi fakat yerini değiştirmedi, böyle zamanlarda nasıl hamle yapacağını bilmesi önemliydi. Tuzak kurarak avcılık öğrenirken Borla okla rahatça hayvan avlamasını hayranlıkla izliyordu. İkinci oku aldı ve hedefe gönderdi. Bu sefer hedef tahtasının en yukarısına isabet ettirmişti. Aceleci davranıp üçüncü oku aldı ve yayını gerip fırlattı bu seferde hedef tahtasına varmadan yere çakılmıştı. Sinirlenmiş ‘’Nasıl olur?’’ bu diye homurdanmaya başlamıştı. Borla
‘’Acele etmeni gerektirecek sebep yok. Ok attıkça atmak istediğin hedeften uzaklaşırsın yanı hedefi vurmak istiyorsun ilk attığına vurmaya çalışman gerek’’ dedi. Kadran bir süre durdu ve tekrar yayını gerip okunu fırlattı. Oku hedef tahtasına isabet ettirmişti fakat tahtanın ortasındaki hedefi vuramamıştı.
…
Kadran sabahın erken saatinde kalkıp çalışma yapmak için yayını ve sadağını almıştı. Borla’nın yine ortalıklarda görünmediği zamanlardı. İyi hedef vurmayı öğrenirse hareket halindeyken de atmayı öğrenecekti. Kılıç ustasının okçuluk eğitimi vermesine biraz şaşırmış olsa da her konuda bilgi sahibi olması onu etkilemişti. İlk okunu attı ve hedefi tutturdu bu sefer iyi başlamıştı. İlk yuvarlağın içinde değildi ama bir ilerleme kaydettiği için mutluydu, beklemedi ve ikincisi eline aldı yayını gerdi ve ikincisini gönderdi. İkincisi üçüncü dairenin içerisinde kalmıştı. İlki ise dördüncü dairenin içindeydi. Bir ok daha eline aldı ve yayını gerdi. Bu sefer ok ikinci dairenin içerisinde kalmıştı. Kadran hiç bu kadar mutlu olmamıştı biraz daha çalışırsa bütün okları ilk dairenin içirişine gönderebilirdi.
Dördüncü oku aldı bu sefer önceden attıklarından daha uzun süre bekledi ve oku gönderdiğinde ok hedef tahtasına ulaşmadan yana doğru ilerleyip yere düştü. Bir bıçak okun yönünü değiştirmişti. Kadran yayını germeyi bıraktığında bunu yapan kişinin Borla olduğunu gördüğünde pek şaşırmadı. Borla
‘’Hedeflediğin yere ulaşmaya çalışmak güzel ama hedeflerine engel olmaya çalışanları hesaba katmalısın’’ dedi. Sırtında bu sefer daha önce hiç görmediği koyun vardı. Avcılığa giderken hiçbir koyuna rastlamamıştı. Kadran ‘’Onu nereden buldun?’’ diye sordu. Borla ‘’Koyun kurttan kaçar ama Borladan asla’’ diye yanın verdi. ‘’Evlat bıçak getir pişirmeden önce yünlerini alalım ileride lazım olabilir bu aksam güzel olacak.’’ Dedi. Kadran koşup eve gitti ve bıçağını aldı.
İkisi birlikte koyunun yünlerini aldılar fakat derisini yüzmediler Kadran o sırada Borla’nın masaya bir şişe bıraktığını görmüştü. Kadran ‘’İçki mi?’’ diye sordu. Borla ‘’Değil kımız bulunması oldukça zordur. ‘’ dedi. Kadran bir şey anlamadığını görünce Borla ‘’İçki ama bilinen içkilerden değil’’ diye geçiştirdi. Borla
‘’Yiyecek içecek depolaman gerek bir süre burada olmayacağım başına çaresine bakmalısın. Eğer ki benim dışımda burayı birisi bulursa ne yapacağını biliyorsun’’ dedi. Kadran
‘’Bizi kim bulabilir ki?’’ diye sordu. Borla cevap vermedi sadece Kadran’a baktı. Çabucak anlamıştı o bakışı Akasele’nin Panoz’u alıp götürmesi aklına geldi ama Alasele denginde dünyada kaç kişi vardı?